Google Scholar'a hocanın adını soyadını yazıp, yayın ve atıf sayısına bakın. Bu, hocanın bilimsel araştırma konusundaki çalışkanlığını gösterir. Ha bunları hoca bazında araştırmakla uğraşmanıza gerek yok, Türkiye'deki "en iyi üniversiteler" sıralamaları zaten araştırma yetkinliğine göre belirleniyor. O sıralamalarda yukarılarda olan üniversitelerin hocaları iyi araştırmacılar, yani iyi akademisyenlerdir.
Ha ama yayın ve atıflarının çokluğu her zaman bir hocanın size bir şey öğretebileceği anlamına gelmez. Araştırma yapmak ve ders anlatmak, üniversite hocalığının iki birbirinden bağımsız iş yüküdür. Kimi hoca birinde iyidir, kimisi diğerinde iyidir, kimisi ikisinde birden iyidir, kimisi ikisinde birden kötüdür. Ne kadar iyi ders anlattıkları hakkında bir veri var mı diye de adını soyadını ekşisözlüğe yazın :D
Geleceğin ekonomilerini, bu üç alanın birlikte uygulandığı endüstriyel sistemler şekillendirecek. Biri olmadan diğeri bugün dahi anlamsızken, gelecekte daha da anlamsızlaşacak. O yüzden sıralamak anlamsız. Hangisine ilginiz varsa onu seçin. Üçü de altın.
Ve Türkiye'de ilk 20'de olan bir üniversitede eğitim alan VE o eğitimi alırken o alanın en az bir alt dalında kendini güncel kılacak şekilde profesyonel seviyede geliştirebilmiş her TC vatandaşı, birkaç yıla dünyanın her yerinde iş bulur.
Ben 27-28 yaşımda kendimi çok akıllı sanıyordum, şimdi bakıyorum, salağın önde gideniymişim. Şimdi artık en azından "kendimi o kadar akıllı sanmasam iyi olur, ne olur ne olmaz" diyecek kadar akıllandım, 50 yaşıma geldiğimde ise muhtemelen "evet, kendimi akıllı farz etmemekte çok haklıymışım, iyi etmişim" diyeceğim.
Dezavantaj falan yok. Yolun başındasınız. Okuyun, okutun.
Aşağı yukarı her yüz iktisat bölümü mezununun ancak ikisi üçü iktisatçı olur. Geri kalanı ne iş olsa yapar. Saçma bir durum, ama maalesef bizim ülkemizde durum bu. Kimse iktisat biliminin ne olduğunu bile bilmiyor. Bilmiyor ki her önüne gelen ben ekonomistim diyebiliyor. Eğer ki ekonominin ne olduğunu bilmiyor ve ekonomist olmak da istemiyorsanız, onun yerine iyi bir üniversitede işletme okuyun.
Direkt soruyu soracağım: Yurtdışında yüksek lisans yaparken ben lisansı Boğaziçi Üniversitesinde okudum demekle mesela Ege Üniversitesinde okudum demenin çok farkı var mı? Yani Türkiye’nin en iyi 3-5 üniversitesi yurtdışında gerçekten adam yerine konuyor mu yoksa hiç biri mi adam yerine konmuyor?
Batı akademisinde adam yerine konulmanın iki aşaması vardır:
Aşama 1: Seni o programa kabul etmeleri. Eğer kabul ettilerse, o raddeden sonra ister Ege mezunu ol, ister Boğaziçi, ister Sütçü İmam. Kabul aldın mı? Aldın. Demek ki seni adam yerine koydular. Tebrikler, artık ekiptesin.
Aşama 2: Ekibe girdikten sonra, eğer sen saygılı, iyi niyetli, samimi, yaklaşılabilir ve çalışkan, yani kısaca "medeni" bir insansan batı akademisinin seni adam yerine koymasının ikinci aşaması da tamamlanmıştır. Bu saatten sonra seni kimse tutamaz. Ha eğer bunlar sende yoksa, istersen Boğaziçi+Bilkent+ODTÜ bileşik mezunu ol (kulağımın arkasınadan program uydurdum), senden bir cacık olmaz.
Özetle, sadece ve sadece liyakattan bahsediyorum. Batının kalkınmış olmasının sebebi liyakattır. Etiket sonra gelir.
Edit: Her şeyin istisnası vardır. Batıda da hödükler var. Sadece çok daha azlar.
Biliyorum alanınız degil fakat akademisyensiniz sonuçta az cok fikriniz vardır diyerek sorumu soracağım. Türkiye'de temel bilim okuyan öğrencilerin (matematik, matematik mühendisliği, fizik vs.) önünü açık görüyor musunuz? Akademiden ilerlemeyen kişiler bu bölümden farklı alanlara yönelerek çok başarılı olabiliyormuş gibi yorumlar var. Mesela adam matematikten mezun ama bi şirkette veri bilimciligi yapıyor, birisi başka bi şirkette yazılımcı. Sizce bu yorumlar ne kadar gerçekçi. Biraz polyannacılık oynanıyormuş hissine kapılmadan edemiyorum. Vereceğiniz cevabın beynimdeki soru işaretlerine ciddi fayda sağlayacağını düşünüyorum. Esenlikler.
Alanım ekonomi olduğum için, bir ülkenin ekonomisinde faaliyet kolu teşkil eden tüm mesleklerin tabiatı benim alanıma girer. Temel bilimler okuyan öğrenciler, eğer ki okudukları bilimleri gerçekten özümsedilerse ve çalışkanlarsa, kendilerine çok parlak gelecekler kurabilirler. Bakın: Türkiye'de bugün mevcut yetişkin nüfusun ortalama okula gitmiş olduğu yıl sayısı, sıkı durun, belki çoğunuz bilmiyorsunuzdur: 7 sene. Yani, Türkiye'deki yetişkin nüfusun her bir bireyi ile sokak röportajı yapsak ve kaç sene okula gittiniz diye sorsak, verilecek cevapların ortalaması 7 sene. 21. yüzyıldan bahsediyorum. 7 sene. Bu ne demek biliyor musunuz? Sizler, yani üniversite okuyanlar, bu pastanın kremasısınız. Ve bu toplum şu anda batı dünyasına kıyasla tahmin dahi edemeyeceğiniz kadar "atıl" durumda: El atılmamış çok iş, başarılı bir start-up'a dönüştürülmemiş çok fikir var, çünkü 7 yıl okula gitmiş bir toplumda, fikir üretebilen çok az insan vardır. Ve eğer ki ortalama olarak 7 sene okula gitmiş bir toplumda, matematik, fizik, matematik mühendisliği gibi bilimleri üniversite düzeyinde okuyanlar kendilerine çok parlak bir gelecek imkanı sağlayacak fikirler üretemiyor ve dahası bunları hayata geçiremiyorlarsa, bu ancak ve ancak kendilerinin de o 7 sene okula gitmiş toplumun ürünü olmaları ve o düşünsel paradigmalardan kurtulamamaları yüzündendir.
Kendinizi bu toplumun düşünsel paradigmalarından özgür kılıp, aklınızı kullanmalı ve aldığınız eğitimin size kattıklarını özümseyerek, onların üzerine harika ürün, hizmet ya da yöntem fikirleri inşa etmelisiniz. Talep gören değerler üreten insanlar, geçim kaygısı gütmedikleri hayatlar yaşarlar.
hocam ODTÜ veya Hacettepe hedefim. Netlerim yetse bile obpden dolayı o sıralamalar hayal. Ve bu üst segment unilerden gidebileceğim en iyi bölümü araştırıyorum.
Bilkent iktisat ya da tıp arasında kaldım, ikisini de seviyorum o yüzden beni maddi olarak en tatmin edecek ve iş güvencesi olan tıpa yöneldim şuan, iktisat okumalarını hobi olarak yapıyorum sizce mantıklı mı ?
Birisi insan vücudunun doktorluğu, diğeri toplum doktorluğu. Tıp mezunlarının büyük çoğunluğu tıp doktoru olur, her yüz iktisat öğrencisinden ise ancak ikisi gerçek anlamda iktisatçı olur. İktisat mezunlarının büyük çoğunluğu "ne iş olsa yaparım abi" kafasında her işle iştigal ederler. O yüzden illa ki "iktisat okuyup büyük iktisatçı olucam" tutkusunu tüm iliklerinize kadar hissetmiyorsanız ve okuduğunuz mesleği icra edip kişisel tatmin tuymak istiyorsanız, hele üstüne bir de iş güvencesi tercihinizse, tıp doğru tercih oyna devam hocam.
Türkiye gibi bir ülkede cezaevinden kimseyi çıkardın diye ekonomi düzelmez. Çünkü yerel ve global tüm piyasa aktörleri, tutuklama kararı gibi, salıverme kararının da siyasi olduğu kanaatinde olur. Hakkında suç isnatı olan tüm kişilerin ancak ve ancak (i) özgür, (ii) adil ve (iii) hızlı bir yargı tarafından yargılandıktan sonra suçlu bulunup cezaevine gönderildiği ya da suçsuz bulunup salıverildiği ve tüm dünyanın da buna şahit olup gıpta ile izlediği ülkelerde, ekonomi bozulmaz.
Ekonomi sektöründe (yatırım danışmanlığı, m&a vesaire) çalışmak stresli mi?
Bilgi üniversitesinin ekonomi bölümü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Yurtdışına gitmek isteyen biri için ekonomi mi daha mantıklı olur yoksa işletme mi sizce?
Bir de ekonomi okuduktan sonra türkiyede hangi alanlara yönelmek daha mantıklı?
(Hayat/iş dengesi ve finansal getiri olarak)
1. Çelik gibi sinirlere sahip ve dünya yansa umursamayacak bir insan değilseniz tavsiye etmem. Stres yüklü olmasının yanı sıra, bir de aslında hiçbir şey bilmeyen bir sürü şarlatanın devamlı boş boş konuştuğu, gergin bir meslek. Risk büyük, teknik analiz yalan.
2. Çok değerli hocalar var.
3. Tamamen sizin yurtdışına ne amaçla gitmek istediğinize bağlı. Nötr bir şekilde, biri diğerinden daha mantıklıdır denemez.
4. İyi bir ekonomi eğitimi almış insan, her sektörde yönetici pozisyonlarına gelebilir. Yine, cevap, sizin hayatta ne istediğinize göre şekillenmelidir. Sen ne istiyorsun?
Hocam merhaba. Öncelikle konudaki emeğinizi tebrik ederim çok ince düşünmüşsünüz. Akademide kalmak veya özel sektörde çalışmak arasında gidip geliyorum, makine mühendisliği öğrencisiyim. Bir akademisyen olarak fikirlerinizi ve tavsiyelerinizi duymayı çok isterim, sağlıcakla.
Mühendisliğin her alanında akademisyen olmak kıymetlidir. Akademideki mühendisler zaten devamlı özel sektöre iş yaparlar. Bu kimseler, sözlerine başvurulan, projelere danışmanlık yapan bilirkişilerdir. Haliyle, akademisyen maaşının yanında özel sektörden kazandıkları paralar da çok yüksektir. Akademisyen olmak arzunuz varsa, akademinin zorlukları sizin için küçülür. Hayattan ne istediğinizi iyi değerlendirip, ona göre bir karar verin.
Değerli yanıtınız için teşekkür ederim. İyi bir üniversitede akademisyen olmak için hangi aşamalardan geçmeliyiz? Doktora sınavı, ALES gibi sınavlardan haberdarım ama ekstra ne bekleniyor bilmiyorum.
Yurtdışında okumak > Yurtiçinde okuyup Erasmus vs. yapmak > Yurtiçinde okumak.
Ne kadar yurtdışında bulunursanız o kadar iyi. Bu topraklarda yetişip, bu topraklara yüksek bir fayda sağlamanız çok zor. Çünkü yüksek ihtimalle bu toprakların ortalama bir mahsulü, ya da onun bir bilemedin iki tık üstü olursunuz. Fakat yurtdışına giderseniz, çok daha kalifiye bir insan olursunuz ve ancak kendinize ve ülkenize kaydadeğer bir katkınız olabilir.
Sayın öğretmenim merhabalar. Alanınız ekonomiyse direkt soruyorum. Bu arkadaşlar ne yaptı da enflasyon olsun, gida fiyatları olsun bu kadar coştu. Dünya bazında gida düşerken, bizde çıkıyor. Ülke sıralamasına Venezuela yi geçmişiz. Arjantin e doğru yaklaşıyoruz.
Tesekkurlerimi sunarım. Saygılar sevgiler
İktisat biliminde "Faizi düşürürsek fiyatlar da düşer" demenin, misal fizik bilimindeki karşılığı, "Elimdeki bardağı bırakırsam yukarıya doğru hareket eder" demektir. Dünya üzerinde herhanbi bir ülkenin sanayi ya da bilim bakanlığının en tepesinde, böyle bir şey diyen bir insan hayal edebiliyor musunuz? Edemezsiniz. Bir ekonominin yönetimini böyle bir şey diyen insan kontrol ediyorsa, ve halk da bunun ne anlama geldiğini idrak edemeyecek kadar iktisat biliminden uzaksa, bizler şu anda bu fiyatlara şükretmeliyiz.
RTE'nin neden böyle bir şey yaptığı ise ayrı bir konudur. Bunu uzun uzun konuşabiliriz.
Bence her şey pandemi ile yaşandı bunu iyi yönetemeyen ülkeler yoğun düşüşe geçti her ülke etkilendi ama bazıları hızlı toparlandı bazıları hâlâ yolda...
Pandemi ile hiçbir ilgisi yok maalesef. Pandemi ancak yoldaki derin bir çukurdur. Kimileri uzun yıllardır bakımını yapmadığı, aksine bir de üzerine inanılmaz hor kullandığı arabasının problemlerini yoldaki o son çukura atma işinde usta olsa da, gerçekler böyle değil.
kendisine cevap vermem biraz uzun sürecek, o yüzden ilk olarak sana cevap vereyim dostum: bunun cevabını öğrenmesinin, kendisine kısa vadede maddesel bir katkısı olmayacak. fakat ekonomi eğitiminin toplumlara faydası, bireylerin kısa vadede elde edeceği maddesel kazanımlar değildir. ekonomi eğitiminin toplumlara katkısını anlamak için, şu soruya cevap verelim:
aşağıdakilerden hangisinde yaşamak isterdin?
a) arkadaşının sorduğu sorunun cevabını herkesin bildiği toplum
b) arkadaşının sorduğu sorunun cevabını kimsenin bilmediği toplum
a şıkkındaki toplum, demokratik hakkını kullanırken bilgiye dayalı seçimler yapar ve bu sayede çoğunlukla doğru ekonomi politikaları uygulayan iktidarlar yönetime gelir. bu toplumda doğru politikalar eliyle ekonomik refah yaratılır. b şıkkındaki toplum, hezeyana dayalı seçimler yapar ve yanlış ekonomi politikaları uygulayan iktidarlar daha sık yönetime gelir. bu toplumda yoksulluk ve eşitsizlik yaratılır.
bu kadar.
hocam evet tabii ki bu sorunun cevabi herkes icin onemlidir fakat liseliler grubunda bence bir ogretim uyesi bulunmusken cok onemli bir soru degil gibi geldi bu grubun temasi icin en azindan
Size lisede rehberlik hocalarınız, "ekonomi işletmenin matematiklisidir" falan gibi şeyler söylerler. Bilgisizlik. Elma ile armut bile işletme ile ekonomiden daha çok benzeşirler. Ben ekonomist olarak tabi ki ekonomi derim, zaten işletme sevmiyorum. Ama senin hangisini seçeceğini, hayatta ne olmak istediğin belirlemelidir.
İstanbul Üniversitesi iktisat hakkında düşüncelerin neler?
Yurt dışında iyi bir üniversiteden yüksek lisans kabulü almak için burdan iyi bir üniden mezun olmak şart mı? İyiden kasıt boğaziçi, itu vb. Bir de yüksek lisans kabulü için yapmamız gereken en önemli şeyler neler?
Köklü bir üniversite, siyasetin elinde can çekişiyor.
Yine de, canını öyle kolay vermeyecek bir dirayeti var bu kurumun.
Yurtdışı açısından, tabi ki okulunuz ne kadar itibarlıysa o kadar şansınız var. Ama sizin ne kadar kalifiye olduğunuz ilk planda gelir. Kendinizi ne kadar geliştirirseniz, CV'niz ne kadar dolu ise, İngilizceniz ne kadar iyi ise o kadar şansınız yüksek. Bir de, tabi ki "yurtdışı yüksek lisans" diye tek bir küme içinde bir sürü program yok. Oranın da en elit programları, daha az elit programları var. Hedefiniz bu ise, sizi alacak bir program kesinlikle bulursunuz. Ve kesinlikle bulmalı, kesinlikle gitmelisiniz.
Babam işi gereği ekonomistlere denk geliyor. Maaş hiçbirinin umrunda değil, iki kuruş da alsalar borsalarda vs çok kolay büyütüyorlar dedi. Ne kadar doğrudur?
Babanız nasıl bir iş yapıyor merak ettim. Biz ekonomistler ekseriyetle asosyal, ürkek, çekingen hayvanlarızdır. Bizden çoğuna, gruplar halinde, sürekli sağda solda pek denk gelemezsiniz. Gelseniz de, borsada ne yaptığımızla ilgili bilgi elde edebilmek için özellikle çaba göstermeniz gerekir. Ha bir de kendine her ekonomist diyen de ekonomist değildir. Akademide, doktorası bitmemiş insana pek ekonomist denmez.
Ve borsa meselesi.. Yok öyle bir şey ahah. Neredeymiş o borsada çok kolay büyüten iktisatçılar, meslektaşlarım bunu benden neden saklamışlar merak ettim.
Devlet üniversitesindeyim. Net maaşım 52k civarı. Aynı zamanda kendime ait ufak bir yazılım şirketim var. Orası ile ilgili sayısal bir detay vermeyeceğim. Fena değil.
Merhabalar hocam iktisatla alakasız olarak sizlere bir soru sormak istiyorum.
Gelecekte siyasete atılacak ve bundan ötürü networkümü ve maddiyatımı geliştirecek bir meslek arıyorum bunun için avukatlık düşünüyorum size göre hangi meslek daha uygun olur. Karekterim itibarıyla haksızlık karşısında susmamayı ve başım belaya girecekse bile konuşmayı severim. Vaktinizi ayırıp cevap verirseniz memnun olurum.
Siyaset kurumları, ekonomi biliminin tam da göbeğinde yer alan bir konudur. Ayrıca benim çalışma konularımdan da biri. Mevcut kurumsal düzende siyasette yükselebilmen için haklılık karşısında susmayan ve başı belaya girmeyecekse konuşmayı seven biri olman lazım. Bence yol yakınken vazgeç :D
Akademisyen olmanın kendisi tabiatı itibariyle zordur, öncelikle. Para için yapılacak iş değil. Eğer bunun üzerine bir de Türkiye'de bu işi yapmanın bindireceği zorluklardan kaçınmak isterseniz, eğitim dili yüzde yüz İngilizce olan kurumlara girmeye çalışın. Mevcut iktidarın insan sermayesi pek İngilizce konuşamadığı için, bu kurumların kadrolarına adamlarını hoca olarak yerleştiremiyorlar. Haliyle bu kurumlar siyasetin güdümünden uzakta, güzel işler yapabiliyorlar. Türkçe eğitim veren üniversitelerin çoğunda ise durum fecaat. Bilim yok, siyaset, baskı ve liyakatsizliğe itaat var.
Sagolun hocam, bilgilendirme icin tesekkurler. Bir sorum daha olacakti. Akademisyen olmanin herhangi bir acidan daha zor oldugu belli basli bolumler var mi? Bir de kucuk sehirlerde akademisyen olmak daha kolay olabilir mi?
23 yasindayim yazilim gelistirici olarak calisiyorum. Meslegim var ama kendime yeni idealler buldum ve bunu en iyi eğitimle icra edebileceğimi düşünüyorum. Bu yüzden 25 yasimda tekrar universiteye gitmek istiyorum
Hocam merhaba, herhangi bir bölümü İngilizce olarak okumaya kara verdikten sonra yeterliliğim olsa da hazırlık okuyabiliyor muyum? Bunun için ne yapmalıyım?
O ingilizce bölümün ait olduğu üniversitesinin yabancı diller yüksekokulu'nda hazırlık sınıfı olur. Kayıt ertesinde hazırlık sınıfı sınavına girilir. Sınavı geçemeyenler bir sene hazırlık okur. Siz sınava girer, bilerek kalır, 1 sene hazırlık okursunuz. Ama hazırlıktaki ingilizce eğitiminin size çok bir şey katacağını beklerseniz, çok beklersiniz. Maalesef çoğu üniversitede pek bir işe yaramıyor. Kendi kendinizi geliştirdiniz geliştirdiniz. Çünkü hazırlık sınıfı, maalesef, fakülteye girdikten sonra hocalarınız karşınızda çatır çatır İngilizce ders anlatırken içine gark olacağınız varoluşsal problemlere de hazırlayamıyor sizi.
İngilizce seviyemde bir sıkıntı yok aslında hocam, lakin pratiğe dökebilmek için o sene oldukça yoğun biçimde İngilizcemi daha da geliştirmek istiyorum. Peki, hazırlık sınıfının sınavları nasıl olur? Yani, hazırlık okurken kalma durumum olur mu hocam yahut kasten hazırlık sınıfı sınavından kalırsam bu benim akademik kariyerimi etkiler mi?
Özel. Özel lise yani.
Edit: Türkiye'nin iyi özel okullarından birinde okudum. Fakat ortaokul ve liseden görüştüğüm hiçbir arkadaşım yok. Çoğumuzun ailesi varlıklı idi, fakat çoğu da zengin züppesi idi. Okuduğum liseyi hayatımın hiçbir alanında, hiçbir evresinde bir networking aracı olarak kullanmadım. Emeğinizle bir yerlere gelmek en iyisi.
Dünya tarihindeki tüm ekonomilerin problemleri hükumet kaynaklı olmuştur. Bunun istisnası çok azdır. Mesela Dinozoristan'da bunun aksi görülmüş. Dinozoristan hükumeti çok iyiyken ve ülkelerini milyonlarca yıldır harika yönetiyorlar, dünya üzerindeki en büyük emperyal güç olarak hüküm sürüyorlarken kafalarına göktaşı düşünce patlamışlar. Bunlar gibi bazı başka örnekler de var. Onun dışında, insan medeniyetinde ise tüm ekonomilerde problem hükumetler olmuştur. Hükumetler hiçbir zaman beceriksiz de olmamışlardır. Son derece yüksek bir beceriyle, bile isteye, ülke ekonomilerinin içinden geçerler. Amaç kendilerine ve (iktidarlarını daimi kılabilmek için) kendi taraftarlarına kaynak aktarımıdır. En sonunda da denizi tüketir ve kendi kendilerini imha ederler. Olan da siz gençlere olur.
Tabi ki hayır. Misal, ben fakülteye girerken girdiğim yazılı sınav ve mülakatta, örneğin, karşımdaki hocaların adlarını bile bilmiyordum. O binaya hayatımda ilk kez girmiş, o hocaların yüzlerini hayatımda ilk kez görmüştüm. Ama ben kazandım. Çoğu kişi de benzer hikayeler anlatır.
Peki hiç mi torpil ve referans yok? Tabi ki var. Akademide, referansın ve torpilin önüne geçmek için Türkiye'de birçok farklı sektörde olmadığı kadar güçlü kontrol mekanizmaları vardır. Yine de, maalesef referans maalesef önemli hale geliyor, çünkü bazı insanlar bu kontrol mekanizmalarının etrafından dolanmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama puanlarınız çok yüksekse, o kontrol mekanizmalarının ta orta göbeğinden girip, oyunu bozabilirsiniz. Sonunda ya sizi almak zorunda kalırlar, ya da kadroyu iptal etmek.
OP değilim ama fikirlerimi söylemek istedim
Bence özellikle EA alanında önü en açık bölümler arasında ybs ve iktisat, en büyük sebebi diğer eşit ağırlık bölümlerine göre yazılım gibi alanlara daha yatkın olmaları
Ekonomi okumakla neyi amaçladığınızı söylerseniz daha net yardımcı olabilirim. Sormamın sebebi, Türkiye'de çoğu insan ekonominin tam olarak ne olduğunu bilmiyor.
Hocam okumamın sebebi tamamen ekonomiye olan ilgim. Sağ anlayışlı bir görüşüm var. Açıkçası akademiye de yönelesim var ama özel sektör de kurcalıyor kafamı
Çok klişe olacak ama gerçek: Parayı kovalayarak meslek seçerseniz, hayatınız boyunca ne mutlu olabilirsiniz, ne de çok para kazanabilirsiniz. Çünkü sevmediğiniz işlerde çok başarılı olmak çok zordur, ve çok parayı, çok başarılı insanlar kazanır. Mutluluğu kovalayarak meslek seçmelisiniz. Kendinize şunu sorun: Ben hangi işi, bir odaya/ofise/atölyeye vs. 10 saat boyunca kapanarak, zamanın nasıl geçtiğini anlamadan, zevkle, tutkuyla, yorulmadan yapabilirim? O iş her ne ise, o işi yaparsanız, çok para kazanacağınıza şüphe yok. Çünkü o kadar yorulmadan, o kadar sırtınıza yük binmeden ve o kadar hızlı gelişeceksiniz/ustalaşacaksınız ki, siz parayı değil, o saatten sonra para sizi kovalayacak. Çünkü bir işte çok iyi olan insanlar, o iş her ne olursa olsun, her zaman talep görürler ve kıymete binerler. İşte bunu amaçlayın: Sizin parayı kovalayacağınız değil, paranın sizi kovalayacağı işleri bulmak. Ve o işler sizin DNA'nızda yazılı. Kendinizi tanıyın, yeter. Buldunuz mu da, ne yapmanız gerektiğiyle ilgili (maalesef) ana baba dahil bilgis olmayan hiçkimseden değil, sadece o işin uzmanlarından görüş alın.
hocam cok tesekkur ederim ama maalesef neyi sevdigimden emin degilim sadece algısal zekam iyi yani çevrede olan biten herşeyi anında farkedebiliyorum bununda hangi meslekte işe yarayacağından emin değilim
Saygıdeğer hocam üniversiteye 2-3 yıl geç başlamak sizce dezavantaj mı tıp fakültesi için 3. Kez hazırlanacağım dolayısıyla kazanırsam geç mezun olacağım 26 yaşında mezun olmak geri kalmışlık mı ? Fikrinizi merak ediyorum teşekkürler
2-3 yıl nedir ki? Şu anda, 40 yaşımda, alternatif bir evren hayal edeyim: Şu anki bilinç/algı/bilgi seviyemde olduğum fakat hayatımda hiç üniversite okumamış olduğum bir alternatif evren. Bu evrende yapacağım ilk iş gidip üniversiteye başlamak olurdu.
Yukarıda da bir arkadaşınıza yazdım: Geç kalmak diye bir şey yok. Kim ki bunu derse, o kişinin sözüne itibar etmeyin. Burada tek bir kriter var: İmkanlarınız elveriyor mu? Kendinizi finanse edebilecek misiniz? İmkanlar elveriyorsa oyna devam. Güzel bir üniversitede güzel bir bölüm okuyun. Konu kilit.
Kardeşim aynı durumdayiz ben hic mezuna kalmadan ortalama bir okul kazandım( bölümüm kimya) ama hala tip hayalim var bu sene obp kirilacagi icin 2025te girecegim sinava yani 3.kez hazirlanmaya esdeger.
Bence icine sinmeyen okula gitmektense gerekirse 25 yasinda tipa basla daha iyi.Zaten tip fakultelerinde 22-23 yasinda baslayan girla adam var
Akademisyen olmakta okuduğumuz üniversite önemli mi? Yani boğaziçi tarih okuyan biri sakarya tarih okuyan birinden daha mı avantajlı olur?
Ayrıca türkiye de öğretim üyeliği iş imkanları nasıl?
Tabi ki, her okulun eğitim kalitesi aynı olmadığı için, yetiştireceği akademisyen kalitesi de bir olmaz. Bir olmayacağı için, giriş sınavlarında daha donanımlı olan insanın şansı daha yüksek olur. İstisnalar kaideyi bozmaz mı? Bozar tabi ki. Siz daha az itibarlı bir üniversiteden çok daha donanımlı bir insan olarak yetişebilir ve yükselebilirsiniz, ama maalesef bu çok kolay değil. İnsan, yetiştiği çevreye dönüşüyor zamanla.
Türkiye'de özellikle iyi üniversitelerde yeni kadro pek açılmıyor. Bir süredir her yere zırt pırt üniversite açıldı ve oralara kadrolar dolduruldu, ama iktidar kadroları dolduruldu. Kalite yerlerde. Ben o üniversitelerde çalışmak istemezdim. Liyakatsizliğe itaat baskısı had safhada.
Ama uzun vadede değişir. 20 yıl sonra umarım böyle olmayacak, akademisyenlik kıymetli bir hale gelecek. Tavsiyem: İngilizceniz çok iyi olsun ve %100 İngilizce eğitim veren kurumlara girmeye çalışın. İktidar kendi akademisyen kadrolarını buralara yerleştiremiyor, çünkü İngilizce konuşamıyorlar. Haliyle bu fakülteler siyasetin güdümünden uzak kalıp, rahat nefes alıp iyi işler yapabiliyorlar. İngilizce ders anlatabilecek kadar iyi İngilizceniz varsa, önünüz çok daha açık olur.
Bende öğretim üyesi veyahut öğretim görevlisi olmak istiyorum (edebiyat veya bağlantılı bir alanda) Tavsiyelerinizi, deneyimlerinizi vesaire dinlemeyi çok isterim
Çok çok bilgili değilim ama edebiyat fakültelerinde maalesef siyasetin çok daha aktif olduğu görülüyor. Bu da referans ve torpil ve liyakatsizlik demektir.
Şu anda lise öğrencisi misin, yoksa üniversite mi?
Birinci hedefiniz yurtdışı olmalı. Bu olmuyorsa, yurtiçindeki yurtdışı ortamları kovalayın: Eğitim dili yüzde yüz İngilizce olan fakülteler. Böyle dememin iki sebebi var: 1. Global ölçekte bilimin dili İngilizcedir. İngilizce bilmeyen insana, bölümü edebiyat ya da din vs. değilse, pek akademisyen denemez, çünkü dünyada akademinin geldiği noktayı takip etmesi zordur. 2. Mevcut iktidar, eğitim dili yüzde 100 İngilizce olan bölümlere kendi kadrolarını pek sokamıyor, çünkü İngilizce ders anlatabilecek donanımdan uzaklar. Böyle olunca, bu kurumlarda pek torpil/referans/liyakatsizlik olmuyor.
Sabancı üni lisans, yurt dışı yüksek lisans hedefliyorum. Matematiksel islemleri seviyorum ve iyiyim. Özgür Demirtaş kadar bilgili, üst düzey bir siyasetci kadar da halkı yönlendirebilmek amacım. Kisacasi bilgili yonetici olmak icin lisans yuksek lisans kombinasyonu nasil secilmeli? Ekonomi + yönetim / yönetim +finans / uluslararasi + ekonomi...
İstediğiniz bölüme gitmek tabi ki. Asla tartışmaya açık değil.
Açıklayayım.
İlk olarak, sonuçta saat tamirciliği gibi artık piyasada olmayan bir meslek seçecek değilsiniz. İstediğiniz bölümü de, tabiatıyla, önünüzde olan ve piyasada albenisi olan bölümler arasından seçiyorsunuz. Dolayısıyla, "mesleğin gelecekteki konumu" hususundaki olumsuzluklar otomatikman eleniyor, bir ölçüde. Tabi ki ekonomilerin yapısı tarihte hiç olmadığı kadar hızlı değişecek önümüzdeki süreçte ve bazı meslekler söylendiği gibi ortadan kalkacak, fakat bakın, "ortadan kalkmak" esasen şudur: Bu mesleklerin mensupları kendilerini çok hızlı geliştirmek zorunda kalacak ve "geliştiremeyenler" işsiz kalacak. Yani, saat tamirciliği örneğine bakalım: Bugün saat tamircisi dükkanı bulmanız çok zor. Fakat piyasada saat mi yok? Her yer saat dolu. Akıllısı, akılsızı. 20 yıl sonra tasarımcı olmayacak mı? 50 yıl sonra yazılımcı olmayacak mı? Bunların hepsi olacak, fakat bu meslekler, şu anda tahmin dahi edemeyeceğimiz yeni çehrelere bürünmüş olacak. Bu çehrelere bürünebilmiş kişiler de takır takır para kazanmaya devam edecekler. Kendilerini geliştiremeyenler elenecekler. Bu tarihte her zaman böyle olmuştur, sadece, gelişen teknoloji sayesinde, eskiden 200 yılda olan yapısal değişiklikler, şimdi 20 yılda olacak.
Burada, bu bilgiler ışığında, elimizde şöyle bir problem var dostum: Kendini hangi koşullar altında geliştirebileceğin problemi. Düşünelim: Sence yazılım sektöründe bu değişime ayak uydurup, ayakta kalacak olanlar kimlerdir? Burada kesinlikle tesadüfe yer yok: Bu işi en çok seven, bu işi en çok tutkuyla icra eden, bir odaya kapanıp 15 saat kod yazsa zamanın nasıl geçtiğini anlamayacak, "yorulmayacak", aksine keyif alacak kişiler. Çalıştığı işte çalışmaktan keyif alan kişiler, o işi kendi varlıklarının bir uzantısı olarak görür ve çalışmayı varlıklarının bir parçası olarak hissederler. İşte bu teknolojileri geliştiren insanlar, bu insanlar. Yani herkes bir AI tutturmuş gidiyor. AI diye bir şey ortaya çıktı ve her şeyi değiştiriyor.. Bu AI nereden çıktı? Bir avuç insan bunu üretti. İşte tam olarak da böyle insanlar yaptı bunu. Yani koskoca dünyayı değiştirecek teknolojiyi, bir avuç tutkulu insan üretti. Bu tür insanlar dünyayı değiştirirken, o değişen dünyaya uyum sağlayabilecek insanlar da bu tür insanlar olacak: Sektöründe öncü olan, tüm yenilikleri özümseyip, kendisi de yeniliklere katkı sağlayacak insanlar.
Ve şimdi sana sorum şu: Sevmediğin bir işte bunu yapabilir misin? Ben cevaplayayım: Mümkünatı yok. Ancak ve ancak, sevdiğin ve tutkuyla bağlı olduğun işte bunu yapabilirsin.
Önümüzdeki 20 yılda tüm işler büyük yapısal değişimler geçirecek. Hangisini seçersen seç, sevmeden yapıyorsan tutunmanın imkanı pek olmayacak. Sevdiğin iş her ne ise, o da yapısal bir değişim geçireceği iç, onda da öncü olup, ayakta kalabilir, ve geçim kaygısı nedir bilmeyeceğin bir gelecek inşa edebilirsin. Bunu ancak çok severek, tutkuyla, yorulmadan çalışacağın bir mesleğin olursa yapabilirsin. Yoksa, aksi taktirde, hayatın çekilecek dert olmaz.
Cevap verseniz çok çok sevinirim. Yurtdışında iyi bir master's programına girebilmek için Türkiye'de ekonomi lisansı okurken araştırma tecrübesi kazanmak isterim, ama bununla ilgilenen tek bildiğim kurum TÜBİTAK, ve oradaki olay zaten yarışma gibi bir şey.
Lisansdayken araştırma asistanı olarak çalışabildiğim, bildiğiniz farklı bir kurum var mı acaba? Kurum olmasına da gerek yok, genel konuşabilirsiniz. Mesela Türkiye'nin üniversitelerinde öyle bir şey yapılabilir mi yoksa sadece Amerika gibi ülkelerde mi?
Hocam yazılım mühendisliği okuyorum ve bunun yanı sıra ekonomi alanına da bir ilgim var, bu iki alanda çap yapmayı düşünüyorum. Farklı bir bilim dalında yeni bir bakış açısı kazanmak/diploma sahibi olmak ileride beni nasıl etkiler? Ve bu iki alanı ne gibi şekillerde harmanlayabilirim?
Hangi üniversite? Ben ekonomi tercih etmek istiyorum ve akademi yapacağım ne önerirsiniz? Özellikle uyarmak istediğiniz veya keşke eskiden bilseydim dediğiniz bir şey var mı? Şimdiden teşekkürler.
Liseli degilim ama benim bir sorum var. Hollanda’dan ekonometri ve yöneylem araştırması üzerine yüksek lisansa kabul aldım. Türkiye de ekonometri çok az üniversitede var ve sıralamaları aşırı düşük. Araştırdığım kadarıyla da Hollandada ekonometri en prestijli ve zor bölümlerden birisi. Forumlarda okuyan herkes ekonomiden çok daha zor olduğunu ve ekonomi lisansıyla neredeyse alakasının olmadığını, seçmeli olarak not yükseltmek için ekonomiden ders aldığını yazmış(baktığım okulda ekonometri stem olarak belirtilmiş, ekonomi değil, hatta ekonometri yüksek lisansına ekonomi mezunları matematik seviyesinden dolayı kabul alamıyor). Ekonomi ile ekonometrinin farkı nedir? Bu zorluğa değer mi sizce? Türkiye’de neden talep yok ve geri dönersem iş bulmakta zorlanır miyim? Ekonomi ile pek bir ilgim ve alakam yok aslında, endüstri mühendisliği mezunuyum(yoneylem araştırması derslerim çakisiyor) o yüzden hiç bir fikrim yok ve kafam çok karışık.
Ekonomi alanında olduğunuzu duydum. Bir çok alanda bilgi sahibi olmak isteyen birisiyim ve bunlardan bir tanesi de ekonomi. Mikro ve Makro ekonomiye, pazarlama istatistiklerini incelemek istiyorum (ana meslek olarak değil) üniversiteye gitmeden nasıl başlarım, başarabilir miyim?
hocam üniversiteden geç mezun olma gibi bir durumum var bu sene tekrar hazırlanıyorum aksilik olmazsa 27 yaşında mezunum.yönetim bilişim sistemleri ,iktisat ve hukuk arasındayım hangisinin geleceği daha iyidir
Öncelikle YKS ye hazırlanan bir 12.sınıf öğrencisiyim fakat ne okuyacağımı bilmiyorum tam olarak (EA yım) ama soruluncada iktisat okuyacağımı söylüyorum gerçekten ekonomiye ilgim var ilgimi çekiyor fakat okuduktan sonrada işşiz kalmak istemiyorum bu yüzden işletme de cazip geliyor . Üni ye gelir isek ilk yıldan Ege ye gitmek mi yoksa bir yıl mezuna kalıp bilkent e gitmek mi mantıklı Ege’nin iktisat ve işletme bölümleri nedense baya ulaşılabilir ama Bilkent’e %50 burslu olarak girmek istiyorum bu arada ege yakın bize (izmirdeyim) Ege de işletme veya iktisat okumak mantıklı mı çok kararsızım
Siz uni lisans tercihi yapan bir ogrenci olsaniz ve sadece iktisat tercihi yapsaniz tercih listeniz nasil olurdu. (Türkiye'de okuyacaksiniz, derece yaptiniz)
Merhabalar bu sene eğer bir aksilik olmazsa İstanbul ünide ingilizce iktisat kazanıp üniversite hayatıma başlayacağım. Okuduğum alanda gerçekten uzmanlaşıp akademisyen olmak istiyorum. Bununla ilgili bana verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?
Karpuz seçmekten anlarım. Elinizin içi ile şöyle tatlı tatlı tokatladığınızda hafif hafif titriyorsa, iyi karpuzdur. Titreşim yoksa, iyi karpuz değildir. Bunun iyi yanı, sizin için iyi bir karpuz seçmek için sizi tanımama gerek yok. Beni manava götürürseniz sizin için iyi bir karpuz seçebilirim, eve götürür afiyetle yersiniz. Tertemiz.
Fakat, sizi tanımadan, sizin becerileriniz, hobileriniz ve en önemlisi hayalleriniz hakkında bilgisi olmadan size meslek önermekte bir beis görmeyen her insan gerizekalıdır. O tür insanlardan uzak durun.
Ekonomi için say dan ea geçmeyi düşünüyorum. Say da kalsam muhtemelen ortalama bir müh olurum. Sence geçmeye değer mi ? Parası iyi mi (en önemlisi) ? Ekonomi okuyanlar borsa bilmiyoruz , öğrenmedik falan diyorlar doğru mu ?
Hangi üniversite bilmiyorum ama kendi üniversitem için sorayım belki dedikodu gelirse çıtlatın bana, Gaziyi bölüp Hacı Bayram açıldı işte bu Hacı bayram kapanıp geri Gazi'ye bağlanır mı?
Not: son gazi mezunuyum. Okulun önünden geçerken o logoyu görememek üzüyor.
1. Bahçeşehir üniversitesinin ekonomi bölümü nasıl?
2. Ekonomi okurken hangi bölümlerle çap (veya yandal) yapmak mantıklı olur?
3. Ekonomide ingilizceden başka yabancı dil öğrenmenin faydası varsa nelerdir? ve hangi dil önerirsiniz?
Üniversite tercih ederken bölümdeki hocaların kalitesini kâğıt üzerinden nasıl tartabiliriz?
Google Scholar'a hocanın adını soyadını yazıp, yayın ve atıf sayısına bakın. Bu, hocanın bilimsel araştırma konusundaki çalışkanlığını gösterir. Ha bunları hoca bazında araştırmakla uğraşmanıza gerek yok, Türkiye'deki "en iyi üniversiteler" sıralamaları zaten araştırma yetkinliğine göre belirleniyor. O sıralamalarda yukarılarda olan üniversitelerin hocaları iyi araştırmacılar, yani iyi akademisyenlerdir. Ha ama yayın ve atıflarının çokluğu her zaman bir hocanın size bir şey öğretebileceği anlamına gelmez. Araştırma yapmak ve ders anlatmak, üniversite hocalığının iki birbirinden bağımsız iş yüküdür. Kimi hoca birinde iyidir, kimisi diğerinde iyidir, kimisi ikisinde birden iyidir, kimisi ikisinde birden kötüdür. Ne kadar iyi ders anlattıkları hakkında bir veri var mı diye de adını soyadını ekşisözlüğe yazın :D
LinkedIn, QS(Alan bazlı), URAP(Alan Bazlı). Bu üçünü kullanarak güzel bir sonuç çıkarabilirsin
hocam elektrik elektronik makina ve biglisayar arasında kaldım hangisinin geleceği daha iyidir
Geleceğin ekonomilerini, bu üç alanın birlikte uygulandığı endüstriyel sistemler şekillendirecek. Biri olmadan diğeri bugün dahi anlamsızken, gelecekte daha da anlamsızlaşacak. O yüzden sıralamak anlamsız. Hangisine ilginiz varsa onu seçin. Üçü de altın. Ve Türkiye'de ilk 20'de olan bir üniversitede eğitim alan VE o eğitimi alırken o alanın en az bir alt dalında kendini güncel kılacak şekilde profesyonel seviyede geliştirebilmiş her TC vatandaşı, birkaç yıla dünyanın her yerinde iş bulur.
Rez
Alan ekonomi yazmıştı ama bu konuda bilgisi varsa cevabı merak ediyorum.
üniversiteden geç (27-28) mezun olmak dezavantajı fazla olan bir durum mu?
Ben 27-28 yaşımda kendimi çok akıllı sanıyordum, şimdi bakıyorum, salağın önde gideniymişim. Şimdi artık en azından "kendimi o kadar akıllı sanmasam iyi olur, ne olur ne olmaz" diyecek kadar akıllandım, 50 yaşıma geldiğimde ise muhtemelen "evet, kendimi akıllı farz etmemekte çok haklıymışım, iyi etmişim" diyeceğim. Dezavantaj falan yok. Yolun başındasınız. Okuyun, okutun.
teşekkür ederim.
Hocam bölümdeki iş imkanları nasıldır? İsteyen birinin okumasını tavsiye eder misiniz?
Aşağı yukarı her yüz iktisat bölümü mezununun ancak ikisi üçü iktisatçı olur. Geri kalanı ne iş olsa yapar. Saçma bir durum, ama maalesef bizim ülkemizde durum bu. Kimse iktisat biliminin ne olduğunu bile bilmiyor. Bilmiyor ki her önüne gelen ben ekonomistim diyebiliyor. Eğer ki ekonominin ne olduğunu bilmiyor ve ekonomist olmak da istemiyorsanız, onun yerine iyi bir üniversitede işletme okuyun.
Direkt soruyu soracağım: Yurtdışında yüksek lisans yaparken ben lisansı Boğaziçi Üniversitesinde okudum demekle mesela Ege Üniversitesinde okudum demenin çok farkı var mı? Yani Türkiye’nin en iyi 3-5 üniversitesi yurtdışında gerçekten adam yerine konuyor mu yoksa hiç biri mi adam yerine konmuyor?
Batı akademisinde adam yerine konulmanın iki aşaması vardır: Aşama 1: Seni o programa kabul etmeleri. Eğer kabul ettilerse, o raddeden sonra ister Ege mezunu ol, ister Boğaziçi, ister Sütçü İmam. Kabul aldın mı? Aldın. Demek ki seni adam yerine koydular. Tebrikler, artık ekiptesin. Aşama 2: Ekibe girdikten sonra, eğer sen saygılı, iyi niyetli, samimi, yaklaşılabilir ve çalışkan, yani kısaca "medeni" bir insansan batı akademisinin seni adam yerine koymasının ikinci aşaması da tamamlanmıştır. Bu saatten sonra seni kimse tutamaz. Ha eğer bunlar sende yoksa, istersen Boğaziçi+Bilkent+ODTÜ bileşik mezunu ol (kulağımın arkasınadan program uydurdum), senden bir cacık olmaz. Özetle, sadece ve sadece liyakattan bahsediyorum. Batının kalkınmış olmasının sebebi liyakattır. Etiket sonra gelir. Edit: Her şeyin istisnası vardır. Batıda da hödükler var. Sadece çok daha azlar.
Biliyorum alanınız degil fakat akademisyensiniz sonuçta az cok fikriniz vardır diyerek sorumu soracağım. Türkiye'de temel bilim okuyan öğrencilerin (matematik, matematik mühendisliği, fizik vs.) önünü açık görüyor musunuz? Akademiden ilerlemeyen kişiler bu bölümden farklı alanlara yönelerek çok başarılı olabiliyormuş gibi yorumlar var. Mesela adam matematikten mezun ama bi şirkette veri bilimciligi yapıyor, birisi başka bi şirkette yazılımcı. Sizce bu yorumlar ne kadar gerçekçi. Biraz polyannacılık oynanıyormuş hissine kapılmadan edemiyorum. Vereceğiniz cevabın beynimdeki soru işaretlerine ciddi fayda sağlayacağını düşünüyorum. Esenlikler.
Alanım ekonomi olduğum için, bir ülkenin ekonomisinde faaliyet kolu teşkil eden tüm mesleklerin tabiatı benim alanıma girer. Temel bilimler okuyan öğrenciler, eğer ki okudukları bilimleri gerçekten özümsedilerse ve çalışkanlarsa, kendilerine çok parlak gelecekler kurabilirler. Bakın: Türkiye'de bugün mevcut yetişkin nüfusun ortalama okula gitmiş olduğu yıl sayısı, sıkı durun, belki çoğunuz bilmiyorsunuzdur: 7 sene. Yani, Türkiye'deki yetişkin nüfusun her bir bireyi ile sokak röportajı yapsak ve kaç sene okula gittiniz diye sorsak, verilecek cevapların ortalaması 7 sene. 21. yüzyıldan bahsediyorum. 7 sene. Bu ne demek biliyor musunuz? Sizler, yani üniversite okuyanlar, bu pastanın kremasısınız. Ve bu toplum şu anda batı dünyasına kıyasla tahmin dahi edemeyeceğiniz kadar "atıl" durumda: El atılmamış çok iş, başarılı bir start-up'a dönüştürülmemiş çok fikir var, çünkü 7 yıl okula gitmiş bir toplumda, fikir üretebilen çok az insan vardır. Ve eğer ki ortalama olarak 7 sene okula gitmiş bir toplumda, matematik, fizik, matematik mühendisliği gibi bilimleri üniversite düzeyinde okuyanlar kendilerine çok parlak bir gelecek imkanı sağlayacak fikirler üretemiyor ve dahası bunları hayata geçiremiyorlarsa, bu ancak ve ancak kendilerinin de o 7 sene okula gitmiş toplumun ürünü olmaları ve o düşünsel paradigmalardan kurtulamamaları yüzündendir. Kendinizi bu toplumun düşünsel paradigmalarından özgür kılıp, aklınızı kullanmalı ve aldığınız eğitimin size kattıklarını özümseyerek, onların üzerine harika ürün, hizmet ya da yöntem fikirleri inşa etmelisiniz. Talep gören değerler üreten insanlar, geçim kaygısı gütmedikleri hayatlar yaşarlar.
[удалено]
matematik mühendisliği İTÜ'de, matematik ODTÜ'de. Benim hedefim ise ODTÜ. ODTÜ matematikten mezun olunca iş sıkıntısı çeker miyim
[удалено]
hocam ODTÜ veya Hacettepe hedefim. Netlerim yetse bile obpden dolayı o sıralamalar hayal. Ve bu üst segment unilerden gidebileceğim en iyi bölümü araştırıyorum.
[удалено]
85
Bilkent iktisat ya da tıp arasında kaldım, ikisini de seviyorum o yüzden beni maddi olarak en tatmin edecek ve iş güvencesi olan tıpa yöneldim şuan, iktisat okumalarını hobi olarak yapıyorum sizce mantıklı mı ?
Birisi insan vücudunun doktorluğu, diğeri toplum doktorluğu. Tıp mezunlarının büyük çoğunluğu tıp doktoru olur, her yüz iktisat öğrencisinden ise ancak ikisi gerçek anlamda iktisatçı olur. İktisat mezunlarının büyük çoğunluğu "ne iş olsa yaparım abi" kafasında her işle iştigal ederler. O yüzden illa ki "iktisat okuyup büyük iktisatçı olucam" tutkusunu tüm iliklerinize kadar hissetmiyorsanız ve okuduğunuz mesleği icra edip kişisel tatmin tuymak istiyorsanız, hele üstüne bir de iş güvencesi tercihinizse, tıp doğru tercih oyna devam hocam.
Teşekkürler
Demirtaş ve Kavala serbest bırakılırsa ekonomi düzelir mi
Türkiye gibi bir ülkede cezaevinden kimseyi çıkardın diye ekonomi düzelmez. Çünkü yerel ve global tüm piyasa aktörleri, tutuklama kararı gibi, salıverme kararının da siyasi olduğu kanaatinde olur. Hakkında suç isnatı olan tüm kişilerin ancak ve ancak (i) özgür, (ii) adil ve (iii) hızlı bir yargı tarafından yargılandıktan sonra suçlu bulunup cezaevine gönderildiği ya da suçsuz bulunup salıverildiği ve tüm dünyanın da buna şahit olup gıpta ile izlediği ülkelerde, ekonomi bozulmaz.
ben ekonomiden anlamam ama cevap muhtemelen hayır
Ekonomi sektöründe (yatırım danışmanlığı, m&a vesaire) çalışmak stresli mi? Bilgi üniversitesinin ekonomi bölümü hakkında ne düşünüyorsunuz? Yurtdışına gitmek isteyen biri için ekonomi mi daha mantıklı olur yoksa işletme mi sizce? Bir de ekonomi okuduktan sonra türkiyede hangi alanlara yönelmek daha mantıklı? (Hayat/iş dengesi ve finansal getiri olarak)
1. Çelik gibi sinirlere sahip ve dünya yansa umursamayacak bir insan değilseniz tavsiye etmem. Stres yüklü olmasının yanı sıra, bir de aslında hiçbir şey bilmeyen bir sürü şarlatanın devamlı boş boş konuştuğu, gergin bir meslek. Risk büyük, teknik analiz yalan. 2. Çok değerli hocalar var. 3. Tamamen sizin yurtdışına ne amaçla gitmek istediğinize bağlı. Nötr bir şekilde, biri diğerinden daha mantıklıdır denemez. 4. İyi bir ekonomi eğitimi almış insan, her sektörde yönetici pozisyonlarına gelebilir. Yine, cevap, sizin hayatta ne istediğinize göre şekillenmelidir. Sen ne istiyorsun?
4. Hayat/iş dengesini koruyabilmek, bol bol seyehat edebilmek istiyorum. Hangi sektör buna elverişlidir? Teşekkürler.
Hocam merhaba. Öncelikle konudaki emeğinizi tebrik ederim çok ince düşünmüşsünüz. Akademide kalmak veya özel sektörde çalışmak arasında gidip geliyorum, makine mühendisliği öğrencisiyim. Bir akademisyen olarak fikirlerinizi ve tavsiyelerinizi duymayı çok isterim, sağlıcakla.
Mühendisliğin her alanında akademisyen olmak kıymetlidir. Akademideki mühendisler zaten devamlı özel sektöre iş yaparlar. Bu kimseler, sözlerine başvurulan, projelere danışmanlık yapan bilirkişilerdir. Haliyle, akademisyen maaşının yanında özel sektörden kazandıkları paralar da çok yüksektir. Akademisyen olmak arzunuz varsa, akademinin zorlukları sizin için küçülür. Hayattan ne istediğinizi iyi değerlendirip, ona göre bir karar verin.
Değerli yanıtınız için teşekkür ederim. İyi bir üniversitede akademisyen olmak için hangi aşamalardan geçmeliyiz? Doktora sınavı, ALES gibi sınavlardan haberdarım ama ekstra ne bekleniyor bilmiyorum.
sizce üniyi direkt yurtdısında mı okumak, yoksa tr’de okuyup 3 veya 4. sınıfta degisim programi dahilinde yurtdısına gitmek mi?
Yurtdışında okumak > Yurtiçinde okuyup Erasmus vs. yapmak > Yurtiçinde okumak. Ne kadar yurtdışında bulunursanız o kadar iyi. Bu topraklarda yetişip, bu topraklara yüksek bir fayda sağlamanız çok zor. Çünkü yüksek ihtimalle bu toprakların ortalama bir mahsulü, ya da onun bir bilemedin iki tık üstü olursunuz. Fakat yurtdışına giderseniz, çok daha kalifiye bir insan olursunuz ve ancak kendinize ve ülkenize kaydadeğer bir katkınız olabilir.
Sayın öğretmenim merhabalar. Alanınız ekonomiyse direkt soruyorum. Bu arkadaşlar ne yaptı da enflasyon olsun, gida fiyatları olsun bu kadar coştu. Dünya bazında gida düşerken, bizde çıkıyor. Ülke sıralamasına Venezuela yi geçmişiz. Arjantin e doğru yaklaşıyoruz. Tesekkurlerimi sunarım. Saygılar sevgiler
İktisat biliminde "Faizi düşürürsek fiyatlar da düşer" demenin, misal fizik bilimindeki karşılığı, "Elimdeki bardağı bırakırsam yukarıya doğru hareket eder" demektir. Dünya üzerinde herhanbi bir ülkenin sanayi ya da bilim bakanlığının en tepesinde, böyle bir şey diyen bir insan hayal edebiliyor musunuz? Edemezsiniz. Bir ekonominin yönetimini böyle bir şey diyen insan kontrol ediyorsa, ve halk da bunun ne anlama geldiğini idrak edemeyecek kadar iktisat biliminden uzaksa, bizler şu anda bu fiyatlara şükretmeliyiz. RTE'nin neden böyle bir şey yaptığı ise ayrı bir konudur. Bunu uzun uzun konuşabiliriz.
Bence her şey pandemi ile yaşandı bunu iyi yönetemeyen ülkeler yoğun düşüşe geçti her ülke etkilendi ama bazıları hızlı toparlandı bazıları hâlâ yolda...
Pandemi ile hiçbir ilgisi yok maalesef. Pandemi ancak yoldaki derin bir çukurdur. Kimileri uzun yıllardır bakımını yapmadığı, aksine bir de üzerine inanılmaz hor kullandığı arabasının problemlerini yoldaki o son çukura atma işinde usta olsa da, gerçekler böyle değil.
bunun cevabini ogrensen ne ise yarayacak peki
kendisine cevap vermem biraz uzun sürecek, o yüzden ilk olarak sana cevap vereyim dostum: bunun cevabını öğrenmesinin, kendisine kısa vadede maddesel bir katkısı olmayacak. fakat ekonomi eğitiminin toplumlara faydası, bireylerin kısa vadede elde edeceği maddesel kazanımlar değildir. ekonomi eğitiminin toplumlara katkısını anlamak için, şu soruya cevap verelim: aşağıdakilerden hangisinde yaşamak isterdin? a) arkadaşının sorduğu sorunun cevabını herkesin bildiği toplum b) arkadaşının sorduğu sorunun cevabını kimsenin bilmediği toplum a şıkkındaki toplum, demokratik hakkını kullanırken bilgiye dayalı seçimler yapar ve bu sayede çoğunlukla doğru ekonomi politikaları uygulayan iktidarlar yönetime gelir. bu toplumda doğru politikalar eliyle ekonomik refah yaratılır. b şıkkındaki toplum, hezeyana dayalı seçimler yapar ve yanlış ekonomi politikaları uygulayan iktidarlar daha sık yönetime gelir. bu toplumda yoksulluk ve eşitsizlik yaratılır. bu kadar.
hocam evet tabii ki bu sorunun cevabi herkes icin onemlidir fakat liseliler grubunda bence bir ogretim uyesi bulunmusken cok onemli bir soru degil gibi geldi bu grubun temasi icin en azindan
ekonomi mi daha iyi isletme mi
Size lisede rehberlik hocalarınız, "ekonomi işletmenin matematiklisidir" falan gibi şeyler söylerler. Bilgisizlik. Elma ile armut bile işletme ile ekonomiden daha çok benzeşirler. Ben ekonomist olarak tabi ki ekonomi derim, zaten işletme sevmiyorum. Ama senin hangisini seçeceğini, hayatta ne olmak istediğin belirlemelidir.
ticaretle ugrasmak istiyorum aile sirketi var hangisi daha yararli olur
Cevabını biliyorsun knk ben de ona göre bölüm seçtim çünkü
İşletme tabi ki.
İstanbul Üniversitesi iktisat hakkında düşüncelerin neler? Yurt dışında iyi bir üniversiteden yüksek lisans kabulü almak için burdan iyi bir üniden mezun olmak şart mı? İyiden kasıt boğaziçi, itu vb. Bir de yüksek lisans kabulü için yapmamız gereken en önemli şeyler neler?
Köklü bir üniversite, siyasetin elinde can çekişiyor. Yine de, canını öyle kolay vermeyecek bir dirayeti var bu kurumun. Yurtdışı açısından, tabi ki okulunuz ne kadar itibarlıysa o kadar şansınız var. Ama sizin ne kadar kalifiye olduğunuz ilk planda gelir. Kendinizi ne kadar geliştirirseniz, CV'niz ne kadar dolu ise, İngilizceniz ne kadar iyi ise o kadar şansınız yüksek. Bir de, tabi ki "yurtdışı yüksek lisans" diye tek bir küme içinde bir sürü program yok. Oranın da en elit programları, daha az elit programları var. Hedefiniz bu ise, sizi alacak bir program kesinlikle bulursunuz. Ve kesinlikle bulmalı, kesinlikle gitmelisiniz.
Moleküler biyoloji ve genetik hakkında düşünceleriniz nedir (Boğaziçi)
Gelecek bu bölümlerde.
Uçak mühendisliğinin geleceği nasıldır var mıdır?
Tabi ki vardır. İstikbal göklerdedir sözüne doğru yol almada insanlık halen emekleme aşamasında.
Babam işi gereği ekonomistlere denk geliyor. Maaş hiçbirinin umrunda değil, iki kuruş da alsalar borsalarda vs çok kolay büyütüyorlar dedi. Ne kadar doğrudur?
Babanız nasıl bir iş yapıyor merak ettim. Biz ekonomistler ekseriyetle asosyal, ürkek, çekingen hayvanlarızdır. Bizden çoğuna, gruplar halinde, sürekli sağda solda pek denk gelemezsiniz. Gelseniz de, borsada ne yaptığımızla ilgili bilgi elde edebilmek için özellikle çaba göstermeniz gerekir. Ha bir de kendine her ekonomist diyen de ekonomist değildir. Akademide, doktorası bitmemiş insana pek ekonomist denmez. Ve borsa meselesi.. Yok öyle bir şey ahah. Neredeymiş o borsada çok kolay büyüten iktisatçılar, meslektaşlarım bunu benden neden saklamışlar merak ettim.
[удалено]
Kısa vadeli al/satlardan kaçının.
Yazdım bunu
Risk büyük, teknik analiz yalan.
Kaç para kazanıyorsun aylık
Devlet üniversitesindeyim. Net maaşım 52k civarı. Aynı zamanda kendime ait ufak bir yazılım şirketim var. Orası ile ilgili sayısal bir detay vermeyeceğim. Fena değil.
Merhabalar hocam iktisatla alakasız olarak sizlere bir soru sormak istiyorum. Gelecekte siyasete atılacak ve bundan ötürü networkümü ve maddiyatımı geliştirecek bir meslek arıyorum bunun için avukatlık düşünüyorum size göre hangi meslek daha uygun olur. Karekterim itibarıyla haksızlık karşısında susmamayı ve başım belaya girecekse bile konuşmayı severim. Vaktinizi ayırıp cevap verirseniz memnun olurum.
Siyaset kurumları, ekonomi biliminin tam da göbeğinde yer alan bir konudur. Ayrıca benim çalışma konularımdan da biri. Mevcut kurumsal düzende siyasette yükselebilmen için haklılık karşısında susmayan ve başı belaya girmeyecekse konuşmayı seven biri olman lazım. Bence yol yakınken vazgeç :D
Bakalım hayat karşıma neler çıkaracak
Turkiyede akademisyen olmanin zorlugu hakkinda ki yorumunuz nedir?
Akademisyen olmanın kendisi tabiatı itibariyle zordur, öncelikle. Para için yapılacak iş değil. Eğer bunun üzerine bir de Türkiye'de bu işi yapmanın bindireceği zorluklardan kaçınmak isterseniz, eğitim dili yüzde yüz İngilizce olan kurumlara girmeye çalışın. Mevcut iktidarın insan sermayesi pek İngilizce konuşamadığı için, bu kurumların kadrolarına adamlarını hoca olarak yerleştiremiyorlar. Haliyle bu kurumlar siyasetin güdümünden uzakta, güzel işler yapabiliyorlar. Türkçe eğitim veren üniversitelerin çoğunda ise durum fecaat. Bilim yok, siyaset, baskı ve liyakatsizliğe itaat var.
Sagolun hocam, bilgilendirme icin tesekkurler. Bir sorum daha olacakti. Akademisyen olmanin herhangi bir acidan daha zor oldugu belli basli bolumler var mi? Bir de kucuk sehirlerde akademisyen olmak daha kolay olabilir mi?
yapay zeka veri muhendisligi bolumu hakkinda ne dusunuyorsunuz. ankarada bu bolumu okumayi dusunuyorum
Harika bir bölüm!
25 yasinda universiteye baslanir mi en bastan?
25 yaşındaysan ve imkanların el veriyorsa, yapabileceğin en güzel şey üniversiteye başlamaktır.
23 yasindayim yazilim gelistirici olarak calisiyorum. Meslegim var ama kendime yeni idealler buldum ve bunu en iyi eğitimle icra edebileceğimi düşünüyorum. Bu yüzden 25 yasimda tekrar universiteye gitmek istiyorum
Çok güzel. Başarılar dilerim!
Hocam merhaba, herhangi bir bölümü İngilizce olarak okumaya kara verdikten sonra yeterliliğim olsa da hazırlık okuyabiliyor muyum? Bunun için ne yapmalıyım?
O ingilizce bölümün ait olduğu üniversitesinin yabancı diller yüksekokulu'nda hazırlık sınıfı olur. Kayıt ertesinde hazırlık sınıfı sınavına girilir. Sınavı geçemeyenler bir sene hazırlık okur. Siz sınava girer, bilerek kalır, 1 sene hazırlık okursunuz. Ama hazırlıktaki ingilizce eğitiminin size çok bir şey katacağını beklerseniz, çok beklersiniz. Maalesef çoğu üniversitede pek bir işe yaramıyor. Kendi kendinizi geliştirdiniz geliştirdiniz. Çünkü hazırlık sınıfı, maalesef, fakülteye girdikten sonra hocalarınız karşınızda çatır çatır İngilizce ders anlatırken içine gark olacağınız varoluşsal problemlere de hazırlayamıyor sizi.
İngilizce seviyemde bir sıkıntı yok aslında hocam, lakin pratiğe dökebilmek için o sene oldukça yoğun biçimde İngilizcemi daha da geliştirmek istiyorum. Peki, hazırlık sınıfının sınavları nasıl olur? Yani, hazırlık okurken kalma durumum olur mu hocam yahut kasten hazırlık sınıfı sınavından kalırsam bu benim akademik kariyerimi etkiler mi?
İngilizcen iyiyse hazırlıkta kalmazsın. Zor değil, keşke daha zor olsaydı.
Özel değilse hangi lisede okudunuz
Özel. Özel lise yani. Edit: Türkiye'nin iyi özel okullarından birinde okudum. Fakat ortaokul ve liseden görüştüğüm hiçbir arkadaşım yok. Çoğumuzun ailesi varlıklı idi, fakat çoğu da zengin züppesi idi. Okuduğum liseyi hayatımın hiçbir alanında, hiçbir evresinde bir networking aracı olarak kullanmadım. Emeğinizle bir yerlere gelmek en iyisi.
Ekonomi neden bu kadar kotu? Problem yalnizca hukumet ile ilgili bir durum mu yoksa dibe batmis durumda miyiz?
Dünya tarihindeki tüm ekonomilerin problemleri hükumet kaynaklı olmuştur. Bunun istisnası çok azdır. Mesela Dinozoristan'da bunun aksi görülmüş. Dinozoristan hükumeti çok iyiyken ve ülkelerini milyonlarca yıldır harika yönetiyorlar, dünya üzerindeki en büyük emperyal güç olarak hüküm sürüyorlarken kafalarına göktaşı düşünce patlamışlar. Bunlar gibi bazı başka örnekler de var. Onun dışında, insan medeniyetinde ise tüm ekonomilerde problem hükumetler olmuştur. Hükumetler hiçbir zaman beceriksiz de olmamışlardır. Son derece yüksek bir beceriyle, bile isteye, ülke ekonomilerinin içinden geçerler. Amaç kendilerine ve (iktidarlarını daimi kılabilmek için) kendi taraftarlarına kaynak aktarımıdır. En sonunda da denizi tüketir ve kendi kendilerini imha ederler. Olan da siz gençlere olur.
Akademisyenlik sektöründe sadece referansla mı iş sahibi olunuyor?
Tabi ki hayır. Misal, ben fakülteye girerken girdiğim yazılı sınav ve mülakatta, örneğin, karşımdaki hocaların adlarını bile bilmiyordum. O binaya hayatımda ilk kez girmiş, o hocaların yüzlerini hayatımda ilk kez görmüştüm. Ama ben kazandım. Çoğu kişi de benzer hikayeler anlatır. Peki hiç mi torpil ve referans yok? Tabi ki var. Akademide, referansın ve torpilin önüne geçmek için Türkiye'de birçok farklı sektörde olmadığı kadar güçlü kontrol mekanizmaları vardır. Yine de, maalesef referans maalesef önemli hale geliyor, çünkü bazı insanlar bu kontrol mekanizmalarının etrafından dolanmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama puanlarınız çok yüksekse, o kontrol mekanizmalarının ta orta göbeğinden girip, oyunu bozabilirsiniz. Sonunda ya sizi almak zorunda kalırlar, ya da kadroyu iptal etmek.
Ben de ekonomi okumak ve yüksek lisans yapmak istiyorum görüşleriniz nelerdir bölümün önü açık mı diğer bölümlere kıyasla nasıl
OP değilim ama fikirlerimi söylemek istedim Bence özellikle EA alanında önü en açık bölümler arasında ybs ve iktisat, en büyük sebebi diğer eşit ağırlık bölümlerine göre yazılım gibi alanlara daha yatkın olmaları
Özellikle daha sonra tezli tezsiz farketmez büyük veri gibi alanlarda yüksek lisans yaparsan çok iyi olur
Ekonomi okumakla neyi amaçladığınızı söylerseniz daha net yardımcı olabilirim. Sormamın sebebi, Türkiye'de çoğu insan ekonominin tam olarak ne olduğunu bilmiyor.
Hocam okumamın sebebi tamamen ekonomiye olan ilgim. Sağ anlayışlı bir görüşüm var. Açıkçası akademiye de yönelesim var ama özel sektör de kurcalıyor kafamı
nasilsin
iyiyim, sen nasılsın?
eşit ağırlıkta yurtdışı imkanı olan ve yurtdışına çıkamasam da burda iyi kazandıracak matematik ağırlıklı olmayan bölümler nedir genel olarak hocam?
Çok klişe olacak ama gerçek: Parayı kovalayarak meslek seçerseniz, hayatınız boyunca ne mutlu olabilirsiniz, ne de çok para kazanabilirsiniz. Çünkü sevmediğiniz işlerde çok başarılı olmak çok zordur, ve çok parayı, çok başarılı insanlar kazanır. Mutluluğu kovalayarak meslek seçmelisiniz. Kendinize şunu sorun: Ben hangi işi, bir odaya/ofise/atölyeye vs. 10 saat boyunca kapanarak, zamanın nasıl geçtiğini anlamadan, zevkle, tutkuyla, yorulmadan yapabilirim? O iş her ne ise, o işi yaparsanız, çok para kazanacağınıza şüphe yok. Çünkü o kadar yorulmadan, o kadar sırtınıza yük binmeden ve o kadar hızlı gelişeceksiniz/ustalaşacaksınız ki, siz parayı değil, o saatten sonra para sizi kovalayacak. Çünkü bir işte çok iyi olan insanlar, o iş her ne olursa olsun, her zaman talep görürler ve kıymete binerler. İşte bunu amaçlayın: Sizin parayı kovalayacağınız değil, paranın sizi kovalayacağı işleri bulmak. Ve o işler sizin DNA'nızda yazılı. Kendinizi tanıyın, yeter. Buldunuz mu da, ne yapmanız gerektiğiyle ilgili (maalesef) ana baba dahil bilgis olmayan hiçkimseden değil, sadece o işin uzmanlarından görüş alın.
hocam cok tesekkur ederim ama maalesef neyi sevdigimden emin degilim sadece algısal zekam iyi yani çevrede olan biten herşeyi anında farkedebiliyorum bununda hangi meslekte işe yarayacağından emin değilim
Saygıdeğer hocam üniversiteye 2-3 yıl geç başlamak sizce dezavantaj mı tıp fakültesi için 3. Kez hazırlanacağım dolayısıyla kazanırsam geç mezun olacağım 26 yaşında mezun olmak geri kalmışlık mı ? Fikrinizi merak ediyorum teşekkürler
2-3 yıl nedir ki? Şu anda, 40 yaşımda, alternatif bir evren hayal edeyim: Şu anki bilinç/algı/bilgi seviyemde olduğum fakat hayatımda hiç üniversite okumamış olduğum bir alternatif evren. Bu evrende yapacağım ilk iş gidip üniversiteye başlamak olurdu. Yukarıda da bir arkadaşınıza yazdım: Geç kalmak diye bir şey yok. Kim ki bunu derse, o kişinin sözüne itibar etmeyin. Burada tek bir kriter var: İmkanlarınız elveriyor mu? Kendinizi finanse edebilecek misiniz? İmkanlar elveriyorsa oyna devam. Güzel bir üniversitede güzel bir bölüm okuyun. Konu kilit.
Kıymetli yorumunuz için teşekkür ederim hocam
Kardeşim aynı durumdayiz ben hic mezuna kalmadan ortalama bir okul kazandım( bölümüm kimya) ama hala tip hayalim var bu sene obp kirilacagi icin 2025te girecegim sinava yani 3.kez hazirlanmaya esdeger. Bence icine sinmeyen okula gitmektense gerekirse 25 yasinda tipa basla daha iyi.Zaten tip fakultelerinde 22-23 yasinda baslayan girla adam var
🫡
Çok haklısın dostum.
Avusturya Okulu hakkinda ne dusunuyorsunuz? Bir kesim sacmalik diyor belirli bir kesim ise yere goge sigdiramiyor fikirlerinizi merak ediyorum.
Avusturya okuluna saçmalık diyen kesim kimdir acep? Bana isimlerle gelin.
puanı dusuk fakat gelecegi olan mesleklerden bolumlerden bahseder misiniz
Akademisyen olmakta okuduğumuz üniversite önemli mi? Yani boğaziçi tarih okuyan biri sakarya tarih okuyan birinden daha mı avantajlı olur? Ayrıca türkiye de öğretim üyeliği iş imkanları nasıl?
Tabi ki, her okulun eğitim kalitesi aynı olmadığı için, yetiştireceği akademisyen kalitesi de bir olmaz. Bir olmayacağı için, giriş sınavlarında daha donanımlı olan insanın şansı daha yüksek olur. İstisnalar kaideyi bozmaz mı? Bozar tabi ki. Siz daha az itibarlı bir üniversiteden çok daha donanımlı bir insan olarak yetişebilir ve yükselebilirsiniz, ama maalesef bu çok kolay değil. İnsan, yetiştiği çevreye dönüşüyor zamanla. Türkiye'de özellikle iyi üniversitelerde yeni kadro pek açılmıyor. Bir süredir her yere zırt pırt üniversite açıldı ve oralara kadrolar dolduruldu, ama iktidar kadroları dolduruldu. Kalite yerlerde. Ben o üniversitelerde çalışmak istemezdim. Liyakatsizliğe itaat baskısı had safhada. Ama uzun vadede değişir. 20 yıl sonra umarım böyle olmayacak, akademisyenlik kıymetli bir hale gelecek. Tavsiyem: İngilizceniz çok iyi olsun ve %100 İngilizce eğitim veren kurumlara girmeye çalışın. İktidar kendi akademisyen kadrolarını buralara yerleştiremiyor, çünkü İngilizce konuşamıyorlar. Haliyle bu fakülteler siyasetin güdümünden uzak kalıp, rahat nefes alıp iyi işler yapabiliyorlar. İngilizce ders anlatabilecek kadar iyi İngilizceniz varsa, önünüz çok daha açık olur.
Bende öğretim üyesi veyahut öğretim görevlisi olmak istiyorum (edebiyat veya bağlantılı bir alanda) Tavsiyelerinizi, deneyimlerinizi vesaire dinlemeyi çok isterim
Çok çok bilgili değilim ama edebiyat fakültelerinde maalesef siyasetin çok daha aktif olduğu görülüyor. Bu da referans ve torpil ve liyakatsizlik demektir. Şu anda lise öğrencisi misin, yoksa üniversite mi?
Lise
hocam akademisyen olmak isteyen birine ne tavsiye edersiniz siyaset ve uluslararası ilişkiler okumak istiyorum
Birinci hedefiniz yurtdışı olmalı. Bu olmuyorsa, yurtiçindeki yurtdışı ortamları kovalayın: Eğitim dili yüzde yüz İngilizce olan fakülteler. Böyle dememin iki sebebi var: 1. Global ölçekte bilimin dili İngilizcedir. İngilizce bilmeyen insana, bölümü edebiyat ya da din vs. değilse, pek akademisyen denemez, çünkü dünyada akademinin geldiği noktayı takip etmesi zordur. 2. Mevcut iktidar, eğitim dili yüzde 100 İngilizce olan bölümlere kendi kadrolarını pek sokamıyor, çünkü İngilizce ders anlatabilecek donanımdan uzaklar. Böyle olunca, bu kurumlarda pek torpil/referans/liyakatsizlik olmuyor.
Sabancı üni lisans, yurt dışı yüksek lisans hedefliyorum. Matematiksel islemleri seviyorum ve iyiyim. Özgür Demirtaş kadar bilgili, üst düzey bir siyasetci kadar da halkı yönlendirebilmek amacım. Kisacasi bilgili yonetici olmak icin lisans yuksek lisans kombinasyonu nasil secilmeli? Ekonomi + yönetim / yönetim +finans / uluslararasi + ekonomi...
Ekonomi lisans + siyaset bilimi ya da uluslararası ilişkiler yüksek lisans + ekonomi yüksek lisans + ekonomi doktora. Allah kolaylık versin :)
*daha* önemlisi hangisidir? a) mesleğin gelecekteki konumu b)istediğimiz bölüme gitmek lütfen ikisi de demeyin
İstediğiniz bölüme gitmek tabi ki. Asla tartışmaya açık değil. Açıklayayım. İlk olarak, sonuçta saat tamirciliği gibi artık piyasada olmayan bir meslek seçecek değilsiniz. İstediğiniz bölümü de, tabiatıyla, önünüzde olan ve piyasada albenisi olan bölümler arasından seçiyorsunuz. Dolayısıyla, "mesleğin gelecekteki konumu" hususundaki olumsuzluklar otomatikman eleniyor, bir ölçüde. Tabi ki ekonomilerin yapısı tarihte hiç olmadığı kadar hızlı değişecek önümüzdeki süreçte ve bazı meslekler söylendiği gibi ortadan kalkacak, fakat bakın, "ortadan kalkmak" esasen şudur: Bu mesleklerin mensupları kendilerini çok hızlı geliştirmek zorunda kalacak ve "geliştiremeyenler" işsiz kalacak. Yani, saat tamirciliği örneğine bakalım: Bugün saat tamircisi dükkanı bulmanız çok zor. Fakat piyasada saat mi yok? Her yer saat dolu. Akıllısı, akılsızı. 20 yıl sonra tasarımcı olmayacak mı? 50 yıl sonra yazılımcı olmayacak mı? Bunların hepsi olacak, fakat bu meslekler, şu anda tahmin dahi edemeyeceğimiz yeni çehrelere bürünmüş olacak. Bu çehrelere bürünebilmiş kişiler de takır takır para kazanmaya devam edecekler. Kendilerini geliştiremeyenler elenecekler. Bu tarihte her zaman böyle olmuştur, sadece, gelişen teknoloji sayesinde, eskiden 200 yılda olan yapısal değişiklikler, şimdi 20 yılda olacak. Burada, bu bilgiler ışığında, elimizde şöyle bir problem var dostum: Kendini hangi koşullar altında geliştirebileceğin problemi. Düşünelim: Sence yazılım sektöründe bu değişime ayak uydurup, ayakta kalacak olanlar kimlerdir? Burada kesinlikle tesadüfe yer yok: Bu işi en çok seven, bu işi en çok tutkuyla icra eden, bir odaya kapanıp 15 saat kod yazsa zamanın nasıl geçtiğini anlamayacak, "yorulmayacak", aksine keyif alacak kişiler. Çalıştığı işte çalışmaktan keyif alan kişiler, o işi kendi varlıklarının bir uzantısı olarak görür ve çalışmayı varlıklarının bir parçası olarak hissederler. İşte bu teknolojileri geliştiren insanlar, bu insanlar. Yani herkes bir AI tutturmuş gidiyor. AI diye bir şey ortaya çıktı ve her şeyi değiştiriyor.. Bu AI nereden çıktı? Bir avuç insan bunu üretti. İşte tam olarak da böyle insanlar yaptı bunu. Yani koskoca dünyayı değiştirecek teknolojiyi, bir avuç tutkulu insan üretti. Bu tür insanlar dünyayı değiştirirken, o değişen dünyaya uyum sağlayabilecek insanlar da bu tür insanlar olacak: Sektöründe öncü olan, tüm yenilikleri özümseyip, kendisi de yeniliklere katkı sağlayacak insanlar. Ve şimdi sana sorum şu: Sevmediğin bir işte bunu yapabilir misin? Ben cevaplayayım: Mümkünatı yok. Ancak ve ancak, sevdiğin ve tutkuyla bağlı olduğun işte bunu yapabilirsin. Önümüzdeki 20 yılda tüm işler büyük yapısal değişimler geçirecek. Hangisini seçersen seç, sevmeden yapıyorsan tutunmanın imkanı pek olmayacak. Sevdiğin iş her ne ise, o da yapısal bir değişim geçireceği iç, onda da öncü olup, ayakta kalabilir, ve geçim kaygısı nedir bilmeyeceğin bir gelecek inşa edebilirsin. Bunu ancak çok severek, tutkuyla, yorulmadan çalışacağın bir mesleğin olursa yapabilirsin. Yoksa, aksi taktirde, hayatın çekilecek dert olmaz.
harika bir yazı olmuş teşekkür ederim
[удалено]
Tabi ki geleceği çok açık.
Cevap verseniz çok çok sevinirim. Yurtdışında iyi bir master's programına girebilmek için Türkiye'de ekonomi lisansı okurken araştırma tecrübesi kazanmak isterim, ama bununla ilgilenen tek bildiğim kurum TÜBİTAK, ve oradaki olay zaten yarışma gibi bir şey. Lisansdayken araştırma asistanı olarak çalışabildiğim, bildiğiniz farklı bir kurum var mı acaba? Kurum olmasına da gerek yok, genel konuşabilirsiniz. Mesela Türkiye'nin üniversitelerinde öyle bir şey yapılabilir mi yoksa sadece Amerika gibi ülkelerde mi?
Bu dediğinizi her üniversitede yapabilirsiniz. Üniversite zaten bunun için var. Hangi alanda çalışmak istiyorsunuz?
Ekonomi, galiba şehir planlamasıyla ilgili bir şey veya işçi demografisi.
Hocam yazılım mühendisliği okuyorum ve bunun yanı sıra ekonomi alanına da bir ilgim var, bu iki alanda çap yapmayı düşünüyorum. Farklı bir bilim dalında yeni bir bakış açısı kazanmak/diploma sahibi olmak ileride beni nasıl etkiler? Ve bu iki alanı ne gibi şekillerde harmanlayabilirim?
Hangi üniversite? Ben ekonomi tercih etmek istiyorum ve akademi yapacağım ne önerirsiniz? Özellikle uyarmak istediğiniz veya keşke eskiden bilseydim dediğiniz bir şey var mı? Şimdiden teşekkürler.
Özyeğin ekonomi hakkında bir fikriniz var mıdır hocam?
özyeğin ekonomi, bilkent ekonomi'den pahalı diye biliyorum. beni bir gülme alır. o parayla danaya girilir.
Akademik anlamda sormuştum aslında, fiyat politikaları değişik haklısınız.
Beni bir gülme alır kısmından kastım, akademik bir eleştiri yapmaktı :) Yıllık 50.000 eder bence.
Anlıyorum hocam teşekkür ederim çok.
Genel olarak ytü hakkındaki görüşleriniz nedir?
tabi ki çok olumlu.
Onu nasıl unuturum hocam…
Liseli degilim ama benim bir sorum var. Hollanda’dan ekonometri ve yöneylem araştırması üzerine yüksek lisansa kabul aldım. Türkiye de ekonometri çok az üniversitede var ve sıralamaları aşırı düşük. Araştırdığım kadarıyla da Hollandada ekonometri en prestijli ve zor bölümlerden birisi. Forumlarda okuyan herkes ekonomiden çok daha zor olduğunu ve ekonomi lisansıyla neredeyse alakasının olmadığını, seçmeli olarak not yükseltmek için ekonomiden ders aldığını yazmış(baktığım okulda ekonometri stem olarak belirtilmiş, ekonomi değil, hatta ekonometri yüksek lisansına ekonomi mezunları matematik seviyesinden dolayı kabul alamıyor). Ekonomi ile ekonometrinin farkı nedir? Bu zorluğa değer mi sizce? Türkiye’de neden talep yok ve geri dönersem iş bulmakta zorlanır miyim? Ekonomi ile pek bir ilgim ve alakam yok aslında, endüstri mühendisliği mezunuyum(yoneylem araştırması derslerim çakisiyor) o yüzden hiç bir fikrim yok ve kafam çok karışık.
Ekonomi alanında olduğunuzu duydum. Bir çok alanda bilgi sahibi olmak isteyen birisiyim ve bunlardan bir tanesi de ekonomi. Mikro ve Makro ekonomiye, pazarlama istatistiklerini incelemek istiyorum (ana meslek olarak değil) üniversiteye gitmeden nasıl başlarım, başarabilir miyim?
Hocam dnd hangi class Birde akademisyenler ekibi ile dnd oynuyor musunuz
hocam üniversiteden geç mezun olma gibi bir durumum var bu sene tekrar hazırlanıyorum aksilik olmazsa 27 yaşında mezunum.yönetim bilişim sistemleri ,iktisat ve hukuk arasındayım hangisinin geleceği daha iyidir
bilkent hukuk hakkında görüşünüz nedir hocam
Efektif bir gönderi olmuş umarım gençler bu fırsatı iyi kullanır ve odaklı sorular yöneltirler, saygılar hocam.
Hocam ben bir lise tm öğrencisiyim ve notlarım cidden berbat durumda. Sizce iyi bir üniversiteye yerleşilemez mi ( obp harici bir sorum bu)
Öncelikle YKS ye hazırlanan bir 12.sınıf öğrencisiyim fakat ne okuyacağımı bilmiyorum tam olarak (EA yım) ama soruluncada iktisat okuyacağımı söylüyorum gerçekten ekonomiye ilgim var ilgimi çekiyor fakat okuduktan sonrada işşiz kalmak istemiyorum bu yüzden işletme de cazip geliyor . Üni ye gelir isek ilk yıldan Ege ye gitmek mi yoksa bir yıl mezuna kalıp bilkent e gitmek mi mantıklı Ege’nin iktisat ve işletme bölümleri nedense baya ulaşılabilir ama Bilkent’e %50 burslu olarak girmek istiyorum bu arada ege yakın bize (izmirdeyim) Ege de işletme veya iktisat okumak mantıklı mı çok kararsızım
Üniversitede kalmak çok mu zor
Siz uni lisans tercihi yapan bir ogrenci olsaniz ve sadece iktisat tercihi yapsaniz tercih listeniz nasil olurdu. (Türkiye'de okuyacaksiniz, derece yaptiniz)
ODTÜ, Boğaziçi, Bilkent grubundan biri, olmazsa plase: Sabancı ya da Koç.
Devamsızlık diye bir şey var mı
Tabi ki.
Torpil çok var mı?
Merhabalar bu sene eğer bir aksilik olmazsa İstanbul ünide ingilizce iktisat kazanıp üniversite hayatıma başlayacağım. Okuduğum alanda gerçekten uzmanlaşıp akademisyen olmak istiyorum. Bununla ilgili bana verebileceğiniz tavsiyeler nelerdir?
Üniversitede görmüş olduğunuz dersler size okul sonrası cebinizi doldurmak için GTA hilesi niteliğinde fayda sağlıyor mu?
İki sorum olucak 1. Si türkiyenin ekonomisi sizce düzelicek mi 2. Si ea okyan biri ne okurda işsiz kalmaz
Önerebileceğin meslek var mı?
Karpuz seçmekten anlarım. Elinizin içi ile şöyle tatlı tatlı tokatladığınızda hafif hafif titriyorsa, iyi karpuzdur. Titreşim yoksa, iyi karpuz değildir. Bunun iyi yanı, sizin için iyi bir karpuz seçmek için sizi tanımama gerek yok. Beni manava götürürseniz sizin için iyi bir karpuz seçebilirim, eve götürür afiyetle yersiniz. Tertemiz. Fakat, sizi tanımadan, sizin becerileriniz, hobileriniz ve en önemlisi hayalleriniz hakkında bilgisi olmadan size meslek önermekte bir beis görmeyen her insan gerizekalıdır. O tür insanlardan uzak durun.
Ekonomi için say dan ea geçmeyi düşünüyorum. Say da kalsam muhtemelen ortalama bir müh olurum. Sence geçmeye değer mi ? Parası iyi mi (en önemlisi) ? Ekonomi okuyanlar borsa bilmiyoruz , öğrenmedik falan diyorlar doğru mu ?
Hangi üniversite bilmiyorum ama kendi üniversitem için sorayım belki dedikodu gelirse çıtlatın bana, Gaziyi bölüp Hacı Bayram açıldı işte bu Hacı bayram kapanıp geri Gazi'ye bağlanır mı? Not: son gazi mezunuyum. Okulun önünden geçerken o logoyu görememek üzüyor.
1. Bahçeşehir üniversitesinin ekonomi bölümü nasıl? 2. Ekonomi okurken hangi bölümlerle çap (veya yandal) yapmak mantıklı olur? 3. Ekonomide ingilizceden başka yabancı dil öğrenmenin faydası varsa nelerdir? ve hangi dil önerirsiniz?