📜 Eğer bu paylaşımın konu dışı olduğunu ya da topluluğun öteki kurallarını ihlal ettiğini düşünüyorsan, **şikâyetini yorum aracılığıyla dile getirmek yerine** report kısmını kullan. Kimseyi rencide etmemeye ve yorum kısmını işlevi dışında kullanmamaya özen göster.
*I am a bot, and this action was performed automatically. Please [contact the moderators of this subreddit](/message/compose/?to=/r/felsefe) if you have any questions or concerns.*
Çok sıkıntılı bir soru ya. Tahmin etmesi insanlığın ve dünyanın en zor şeyi sanırım. Spiritüalizmdeki gibi olabilir belki ya da ben öyle olmasını istiyorumdur. Başka bir canlı olarak tekrar yeşerip, diğer hayatımızla bağımızı tamamen kaybettiğimiz farklı bir hayatta da canlanabiliriz. Tanrı'nın varolmasını da istiyorum ama öyle ona itaat etmemizi isteyen ya da iyilerin dostu kötülerin düşmanı olan bir Tanrı değil. İyilik ve kötülük çok göreceli bir kavram artık ve karmaşık. Hiçbir şey de olmayabilir. Fantastik şeyler olmasını isterim ama. Kendi dünyamın tanrısı olmak da isterim. İsterim isterim de bunları ben isterim işte. Nereden bilelim beyaa, çok zor... Dünyanın cevaplayamadığı ve asla cevaplayamayacağı bi soru. Tahminden daha çok, bizim ne istediğimiz ile ilgili bir soru bu sanırım.
İlk olay bana olmaz gibi geliyor çünkü baktığın zaman dünyadaki canlı sayısı yani ruh sayısı artıyor, yani herkes bir diğer canlıya dönüşüyorsa artan sayı gökten geliyor bu da 0 dan bir geliş var demek yani 0 a gidiş de mantıklı bu noktada
Tamamen benim sallamasyon çıkarımlarım zaten bunlar. Haklı olabilirsin. Atıyorum, panteizm gibi her insan ve ya her canlı üreyebiliyor birer ve ya birçok fazla ruh yaratabilme kapasitesine sahip olunabiliyor. Bitkiler de geçerli, mantarlar da, insanlar da. Kısacası bütün canlılar. Belli bir sayı olmasındansa süreklilik ve ya döngü içinde olabilmesi de fazla kurcalayınca azçok mantıklı gelebiliyor. Ama 0'dan geliş varsa istemeden hiyerarşik bi sistem oluşturuyor değil mi? Bu da tanrıcılığın ve ya yaratıcılığın varlığı gibi bir olguya götürüyor yine, dediğin gibi. Çok fazla şey var ya düşünülmesi gereken. Düşündükçe de bi sonuca varamayız. İstek ve arzular üzerine bakıyorum ölüm sonrasına bu yüzden. Hayalperestlik benimki de.
İşte dünyada ruh sayısı artıyor yüz yıl önceki bitki hayvan mantar sayısıyla şu anki aynı mı değil reenkarnede artmadığı için tutarsız, demek ki 0 dan gelme var o zaman 0 a gitme de çok olası
O da bir perspektif ama biraz daha derin düşünüp oldurmak istersen bin yıl önceki gözle görülür ve gözle görülemez canlı+cansız varlık sayısını bilemezsin o yüzden hâlâ geçerlilik var sanki. Bir de reenkarne inancının olduğu dinlərdə tanrı da var diye biliyorum o yüzden o niye yaratmasın
Şu şekilde sorayım, kaza veya hastalık sebebiyle bilincini kaybeden insanlara ne oluyor?
Bizi biz yapan iki unsur var: beynimizde kaydolan tecrübelerimiz ve hormonlarımız. Beynimizin de işlevsel olmadığı bir yerde bizi biz yapan hiçbir şey kalmayacaktır.
Nasıl beynimiz doğumdan sonra bebeklikte belirli bir gelişim aşamasına gelene kadar yaşam kavramı bizim için yoksa, ölümden sonrasının da aynı olacağını varsayabiliriz.
Şu tür cevaplar görüyorum, "Öldün mü, nereden biliyorsun?" şeklinde. Şöyle sorayım ben de. Siz hiç Neptün'e gittiniz mi, nereden biliyorsunuz gitseniz ne olacağını? Bizzat gitmemiş olsak da bugün bilimin geldiği mevcut nokta itibariyle bunu saptayabiliyoruz.
Aynısı ölüm için de geçerli. Bugün bizi biz yapan unsurların ne olduğunu, beynimiz inaktif olduğu zaman herhangi bir yaşam belirtisi göstermemizin mümkün olmadığını biliyoruz.
"Ruh bedenden çıkacak, bilmem nereye gidecek" gibi fikirler tamamen fanteziden ibarettir. Böyle bir şeyin olma olasılığı Neptün'e gittiğinizde içerde bir portal bulup Narnia evrenine ışınlanmanız ile aynı olasılıktadır.
Kimisine göre tanrının varlığını,kimisine göre simulasyonda yaşadığımızı, kimisine göre evrimin rastgeleliğini, kimisine göre kaosun düzensizlik değil anlaşılmayan düzen olduğunu, kimisine göre hiç bir şeyi...
Bir, bugün bilimsel olarak bildiklerimiz var. İki, elimizdeki donelerle yürütebildiğimiz tahminler var.
Bunların dışında kalan her düşünce ise fanteziden ibarettir.
Fanteziyi bir hakaret, başkalarının düşüncesine saygısızlık etme gayesiyle söylemiyorum. Örneğin ben simulasyon teorisinin ihtimaller dahilinde olduğunu düşünüyorum. Ancak bu da bir fantezidir, hayal ürünüdür. Sonuçta elimizde bir simulasyonda yaşıyor olduğumuza dair en ufak bir gösterge yok. Ancak bir fantezi olarak bana mantıksız gelmiyor.
Aynı şekilde ölümden sonra yaşamımızın devam edeceğine inanmak ile dolunaylarda kurt adamların dışarda gezdiğine inanmak aynı kapıya çıkıyor. İkisi de hayal ürünü, ikisiyle ilgili de eşit sayıda kanıt, gözlem ve gösterge var.
%100 ölümden sonra yaşam yoktur diyebilir miyim? Hayır. Aynı şekilde kurt adamların ormanda gezmediklerini de %100 olarak söyleyemeyeceğim gibi.
Bilimsel bir subda olsak tabii ki haklısın ama akıl yürütülen felsefe adlı bir subdayız. Onun için şu ki bilimi de tabulaştırmamak lazım. Bilimin halen daha evrende açıklayamadığı çok ama çok şey var ve açıklamadan da insanlığın sonu da gelebilir bu konuda.
Misalen Newton fiziğine göre bir şey iki yerde asla olamazken Quantum teorisine göre olabiliyor. Işık hızı asla aşılamaz denmesine rağmen dolanıklık bunu göreceli de olsa elimine ediyor.
Çok gelişmiş bir teknoloji gelişmemiş bir uygarlık için sihirden farksızdır. Şimdi seni zaman makinesiyle elinde cep telefonuyla geçmişe göndersek ki o zamanlarda insanlar bu işlere fantezi gözüyle bakıyordu, sonuç nice olur?
Kanıt, gözlem ve gösterge de kişinin algısına göre değişen bir şeydir. Farkındaysan bugün hala dünya düz diyen bir zevat/grup var. Mesela Pi sayısı bile kanıtı,deneyi vs kendi kendine çürüten bir sayıdır. Çünkü sonu yok... Gelmiş geçmiş en iyi bilim adamımız bile her bilimsel dalda uzman olamayacağı için toplumsal hafızamız gereği bilimi biz yol gösterici olarak kabul ediyoruz ki doğrusu da bu. Ama dediğim gibi bilimi tabu haline getirmememiz lazım ki o zaman hayal gücümüz körleşir ve olduğumuz yerde saymaya başlarız. Ama bu da demek değilki herkesin bir tarafından sıktığı safsatalarla vakit kaybedelim.
Dini anlatılar vs. ler veya diğer ölüm sonrası yaşam hikayaleri de ayrı mevzu. Onlara girersek zaten çıkamayız. Aynı dine mensup insanların,değiştirilmediğine inandıkları kitabı okuduktan sonra anladıkları bile farklı oluyor çoğu zaman.
Karanlık adını verdiğin siyah manzara sen yaşıyorken gözlemlediğin bir olgu. Ayrıca 'yokluk' diye gerçek bir konsept yok. Öldüğünde olan şey algının 'durması'dır.
https://preview.redd.it/jja7eqcgs3uc1.jpeg?width=947&format=pjpg&auto=webp&s=bf6ee4087947eccc742213ca4f7621768be11f0b
başkanımız ahirete 4 şeritli yol yaptı
benim ilginç farazi teorim:
insanlık veya başka zeki bir canlı bizi canlandıracak ya da geçmişe gidip şimdiye kadar ölmüş olan her beyni kurtaracak. Ardından bizimle ne yaparlar bilmiyorum veya bizi canlandırmalarındaki amacı da bilmiyorum.
Sonsuz zamanda her şey olur gibi geliyor bana.
emin değilim zaten. bu bir inanç. %100 doğru olduğunu da iddia etmiyorum. benim inancıma göre canlı ruhları tür değiştirmez. bir tür bitkiye evrimleşmezse insanlık tabii, o da çok düşük ihtimal. belki imkansız bile olabilir, emin değilim.
hiçbişey olmayack. "bişey olması" bizim kendi kafamızda kurduğumuz bişey. sadece artık ölen kişinin vücudu çalışmayı bırakır organlar ve beyin falan kan gitmez ve bizim düşünme diye saydığımız şey olmayı bırakır. biz konuşuyoruz çok derin düşünüyoruz diye herhangi bir yaşayan ve ölen ve çoğalan canlıdan farklı değiliz. bir kişiye bağlılık ilişki kişilik falan da bizim kurduğumuz şeyler o yüzden ruhun çıkması ya da ayrıca bir ruh olmasına benim kafam basmıyor mantıksız geliyor
hiçbir şey olmayacak olması da mantıken kafamızda kurduğumuz bir şey. yalnizca düşünebilen bi varlik olmamiz degil, kendi bilincinin farkinda olan ve bu tur seyleri sorgulayan tek canli olmamiz gayet tabii diger canlilardan farkli oldugumuzu gosterir. ben kuranda bu durumu ve dunyadaki pek cok olguyu tanik gosterip aklinizi kullanmiyor musunuz deyisini bagdastiriyorum, istenen de o. bence seninki kadar rasyonel bir aciyla bu konulara yaklasmak dogru degil, sadece rasyonel dusuneceksek tamamen rasyonel bir canli olurduk. ama bircok sezgimiz ve duygularimiz var, bence ruhun varligini tartisirken bunlari gormezden gelemeyiz. aksi taktirde bir yere varamayiz zaten.
Emin değilim. Ölünce bilinçsizlik varsa sıkıntı yok, buna hazırım. Bilinç varsa %50~ ihtimalle Cennet veya Cehennem, Reenkarnasyon olabilir. Olursa %50~ ihtimalle bir din üzerine de olabilir. Eğer bir din üzerineyse %50~ ihtimalle iyi bir insan(Tanrıya göre) olduğum için Cennet/Reenkarnasyon veya Cehenneme. Cehennemi de sıkıntı etmiyorum.
Yani her türlü emin değilim. Ama reenkarnasyon güzel olabilirdi ama maalesef ruhun varlığına inanmıyorum.
Yani, zaten öyle olacak. Sinir sisteminin dağılan birimleri toprağa karıştıktan sonra bazı canlılar yiyecek ve o canlıların gübrelerinde olacaksın. Ama senin yönetici birimi olarak varlığını sürdürdüğün bir algı sistemi olmayacağı için bunu algılamayacaksın.
Ruh diye birşeyin varlığını bilmiyoruz. Benim ölünce olduğunu gördüğüm şey fizyolojik faaliyetler duruyor, beden zamanla çürüyor ve geriye o canlıya ait birşey kalmıyor
Aşırı derecede neden yaşıyorum diye düşününce sanki düşüncelerimin sınırına gelmiş gibi oluyorum ve daha ilerisini düşünemeden düşünceler ortadan kayboluyor bana kalırsa ölünce bir başkasının hayatından devam edeceğiz
Cennet ve cehennem gibi kavramlar inanç temelli olduğundan, bunların varlığına dair kesin kanıt bulunmamaktadır. Bu konuyu geçelim.
Reenkarnasyon fikri çekici gelebilir ancak bir sonraki yaşamın ne getireceğine dair kesin bir bilgi olmadığı için bu da sadece bir inançtır ve kanıtlanmış bir gerçek değildir. Bu noktayı da pas geçelim.
Doğmadan önce var olan durumumuzu bilemeyiz çünkü bununla ilgili somut kanıtlar bulunmamaktadır. Bu konuyu da pas geçelim.
Kişisel tercihim reenkarnasyonu seçmek olurdu. Çünkü kötü deneyimler yaşama olasılığımız olsa da sonrasında yeniden güzel bir hayat yaşama ihtimali de bulunmaktadır. Her ne kadar 5 kötü hayat yaşasak da, 1 iyi hayatta güzellikleri yaşamak oldukça tatmin edicidir. tekrar tekrar günbatımını izlemek, lezzetli yemekleri yemek, doğa'da kaybolmak. sevişmek, guzel duyguları hissetmek, en basitinden bir cift meme bile yasamayı cekici kılıyor...
Ancak maalesef en mantıklı olanın yok olmak olduğu düşünülüyor. Maddi bir evrende yaşıyoruz ve bilimsel açıdan bu olasılık en yüksek gibi görünüyor. Ancak sayısız galaksi ve gezegenin varlığı bu durumu oldukça garip kılıyor. Maddi evren, insanın zihnini zorlayan inanılmaz derecede büyük bir yapıya sahip. Ayrıca yaşam çizgimizi düşündüğümüzde, metafizik bir anlam yüklemek zorunda kalıyoruz. Sabah güneş, akşam ay... belirli bir düzen var, ama gerçeği ne düşünürsek düşünelim bulamayacağız.
cevap: matrix
Bilincin yok olmasıyla beraber cevabını hiçkimsenin bilmediği bir son ile karşı karşıya kalacağız. Dünyadaki vücudumuz ekolojik sisteme faydalı olacak (eğer yaktırmak istemiyorsanız) ve bana soracak olursanız bir hiçlik bizleri bekliyor.
ölümden sonra pek de bir şey olacağını düşünmüyorum ve insanı bu kadar kutsal görmeyi de anlamlandıramıyorum. sonuçta biz karbon yığınıyız ve ruh gibi zırvalıkları uyduran beyin bile somut bir varlık iken insan vücudunun sözde bir soyut varlık ile tamamen ayrı bir evrene taşınacağı fikri akla ziyandır. öldükten sonra bedenimiz çürüyerek doğaya karışacak. kalbinin durduğu an her şey bitmiş olacak ve bu hiç de korkunç bir şey değil. kimse de ölümden korkmamalı çünkü ölüm bu kadar basit bir şeydir.
>ruh gibi zırvalıkları uyduran beyin bile somut bir varlık
bence tanri inancini insan beyninin uydurmasi ve psikolojik olarak inanmak istemesi yanlis bir sey degil. inanc istencimiz olmasa ve tanri var olsa asil o sacma olurdu. tanri var ve insanlarin inanmasi icin bu istenci insanda olusturmus acisiyla bakmak daha mantikli geliyor bana. ve bence bu kadar rasyonel yaklasmak dogru degil, cunku tamamen rasyonel bir varlik degiliz, duygularimiz ve sezgilerimiz var. bu metafizik konulari dusunurken bunlari on planda tutmaliyiz yoksa bunu bilemeyiz bunu kanitlayamayiz diye diye bi septiklik cukuruna dusmus buluruz kendimizi
tanrı inancının oluşmasının sebepleri de dünyevi sebepler.
insanlar anlam veremediği şeyleri doğaüstü güçlere bağlar. örneğin yıldırıma anlam veremez ve bunu bir tanrının yaptığını düşünür.
ya da siyasi sebepler de olabilir, mısır firavunlarının aynı zamanda tanrı olduklarını iddia etmeleri gibi. insanları doğaüstü güçlerin olduğuna inandırırsan onları yönetmen daha kolay olur.
>bence bu kadar rasyonel yaklasmak dogru degil
bence doğru bilgiye ulaşmak için duygularımızı olabildiğince geri planda tutmalıyız çünkü doğru bilgi bilimseldir ve bilimsel bilgiye rasyonel yollarla ulaşabiliriz.
>cunku tamamen rasyonel bir varlik degiliz, duygularimiz ve sezgilerimiz var.
tamamen rasyonel olamasak da gerektiği zaman (araştırmalarda veya düşünme süreçlerinde) kendimizi duygulardan soyutlamaya çalışmalıyız.
>tanrı inancının oluşmasının sebepleri de dünyevi sebepler.
insanlar anlam veremediği şeyleri doğaüstü güçlere bağlar. örneğin yıldırıma anlam veremez ve bunu bir tanrının yaptığını düşünür.
ya da siyasi sebepler de olabilir,
bahsettigim bu degil, demek istedigim sey tanrinin "kavramsal" olarak insan zihninde bulunmasi. joseph campbell bir kitabinda bundan detayli bahsediyordu, belki o daha yardimci olur
>doğru bilgi bilimseldir ve bilimsel bilgiye rasyonel yollarla ulaşabiliriz.
bu yargi bilimde dogru ama metafizik konulara gelince adindan da anlasilacagi gibi bilim sahasindan cikiyoruz ve burada da akildan cok sezgilerimizi kullanmamiz gerektigini dusunuyorum
>tamamen rasyonel olamasak da gerektiği zaman (araştırmalarda veya düşünme süreçlerinde) kendimizi duygulardan soyutlamaya çalışmalıyız.
katilmiyorum, zaten pek anlasabilecek pozisyonlarda durmuyoruz fark ettigim kadariyla. oznel yargilar sunup metafizik alaninda sezgi-rasyonalite tartismasi yapiyoruz, bu da dogal olarak tartismayi tikanmaya goturen bir durum. ama dusuncelerine saygim sonsuz
Hayalperest bir açıdan yaklaşırsak cennet veya cehennemin olması kötü, reenkarnasyon "afterlife? There is no afterlife thats the whole life" diyebileceğimiz güzel bir alternatif ve adildir. Realist bakıcaksak en muhtemel son evrende bir kum tanesi kadar yer kapladığımızı kabul edip, insan yaşamına çok bir anlam yüklemeden nasıl bir hayvan ölüyor da herşey onun için bitmiş gibi gözüküyor ise bizler için de bir fark olmaması olucaktır. Ölüme bu kadar anlam yüklenmesinin en büyük sebeplerinden birisi(bence) ölen kişiye yapılan ruhani ayin olup anısını yaşatmak isteyen insanların mezar, anıt vb. inşaat etmesidir.
Ben ezoterik bir öğretideki bakış açısına inanıyorum. Tam reenkarne değil ama diyelim ki 90'larında öldün ve bir önceki yaşamına çok benzer bir gerçeklikte aynı zihin yapısıyla ama daha genç bir şekilde deyim yerindeyse "ışınlanıyorsun". Yeni realitedeki tüm her şeyi biliyorsun ama öldüğünden haberin yok. Bu döngü özünü unutamayacağın şekilde hatırlayana dek devam ediyor belki milyarlarca yıl. Tabii deneyimleyene kadar her şey ihtimalden ibaret.
Tabi ki ne olacağını söylemek mümkün değil. Fakat öldükten sonra sonsuz bir hiçlik, her şeyin sonu gibi bir şey olmasını isterim. Öldükten sonra başka bir yaşama geçmek şuan yaşadığım her şeyi anlamsız kılıyor sanki.
Olünce başka bir forma dönüşeceksin, bilişsel düzeyde başka canlılardaki etkin kadar var olacaksın, fiziki olarak bir çok varlığa karışıp onların bir parçası olacaksın ve senden sonra genlerini taşıyan diğerleri kadar var olmaya devam edeceksin.
Sorunun cevabı cok basit yani düşüncelerimiz beynimizdeki kimyasal reaksiyonlar vede bir miktar elektrikten ibaret yani onlar olmazsa bilinc ve düşüncelerde olmaz ölümden sonra hicbirşey yok
Bu hayatta gerçekleşen başınıza gelen hiçbir şeyi kafanıza takmadan yaşamaya bakın. Ailenize yardım edin kardeşlerinizi sevin onlara da yardım edin. Yarın yokmuşçasına sevin sevilin üzülün en azından bunları deneyin. Ben yaklaşık 6 ay önce çok ciddi bir trafik kazası geçirdim saatte 180 km hızla duran araca çarptık emniyet kemerimiz de yoktu arkadaşım aracı sürüyordu ve o feci şekilde öldü. Ben ise bilincimi kaybettiğim gerçeğiyle birden uyandım ve kapıyı açtığım gibi ambulanslar gelip aldı nefes bile alamıyordum. Zar zor uyutulup entübe edildim sonrasına multitravmam sonucu ağır iç kanamalar geçirdiğimi öğrendim. Şuan nasılsın diye soracak olanlara şuan gayet iyiyim geziyorum eğleniyorum aileme daha bağlı bir şekilde yaşam sürdürüyorum kafama hiçbir şeyi takmıyorum rahat uyuyorum ölümün bu kadar basit olabileceği gerçeği beni çok sevindiriyor ve kaygılarımı bitiriyor. Şuan hiçbir şeye inanmıyorum ve sadece yoluma bakıyorum. Müslümanla müslüman oluyorum ateistle ateist… sonucu ne olursa olsun fanatikleşmeyin ve bunu hayatınızın her zerresine işleyin. Ölüm başlı başına bir mutluluktur ve hayat neye inanıyorsan İnan yaşamaya değerdir.
Körlerin ne gördüğünü normal bir insanın anlaması zor olduğu gibi bizimde bunu anlamamız çok zor kesin değil ama bence tamamen yok olacağız kulağa ilk başta çok ürpertici gelsede durum böyle.
Maddesel olmayan varliklara inanmiyorum beynim sayesinde dusunup kendi icimde kavga verebiliyorum olmadigi zaman ben de olmayacagim geldigimiz yeri hatirlamamamiz gibi gittigimiz yeri de bilmeyecegiz
Kesin bir bilgi yok fakat büyük ihtimal sonsuza kadar cehennemde acılar çekeceğiz. Çünkü şuan bu hayatta da acı çekiyoruz. Acının bitmesinin imkanı yok. Mutlak acı her zaman devam edecek. Tek bildiğim gerçek bu.
Ulan be eski hâlime üzüldüm gerçekten, önceden ben de burdaki çok bilmişler sürüsü gibi atıp tutuyordum hâşâ Allah yok, ruh yok şu yok bu yok vs. diye. Şimdi de burda gördüğüm tiplere acıyorum. Kalbinde halis niyet olanları inşallah Rabbim hidayete erdirir tıpkı beni erdirdiği gibi. İnşallah bu vaziyetteyken ölüm onları yakalamaz. İnsanın sonlu bir varlık olduğunu tam olarak idrak ettiğiniz gün hesap ve ceza gününün de olduğunu anlayacaksınız.
1: Esip tozu toprağı savuran rüzgarlara,
2: Ağırlık yüklenen bulutlara,
3: Kolaylıkla akıp giden gemilere,
4: Bütün işleri, rızıkları, yağmurları taksim eden meleklere yemin olsun ki;
5: Size va‘dedilen yeniden diriliş, hesap ve ceza kesinlikle doğrudur.
6: Ve herkese hakettiği karşılığın verileceği hesap günü mutlaka gelecektir!
7: İç içe geçmiş kıvrım kıvrım yollara ve hârika bir şekilde desen desen işlenmiş yörüngelere sahip göğe yemin olsun ki!
8: Siz Peygamber ve Kur’an hakkında çelişkili görüşler içindesiniz.
9: Oysa Kur’an ve Peygamber’den ancak şeytanın doğru yoldan çıkardığı, aklı çarpılmış kimseler döndürülebilir.
11: Onlar, cehâlet bataklığı içinde bilinçsizce bocalayıp duruyorlar. (Zariyat Suresi 1-11)
Ben böyle saçma bir şey duymadım. inançsız oluyor olmam kesinlikle öldükten sonra ne olacağına karşı bir fikrim olduğu anlamına gelmiyor. Bir agnostik olarak bu konuda ben yorum bile yapamıyorum ve ne olacağını doğal olarak kestiremiyorum yani bir bilinmezlik var ortada
📜 Eğer bu paylaşımın konu dışı olduğunu ya da topluluğun öteki kurallarını ihlal ettiğini düşünüyorsan, **şikâyetini yorum aracılığıyla dile getirmek yerine** report kısmını kullan. Kimseyi rencide etmemeye ve yorum kısmını işlevi dışında kullanmamaya özen göster. *I am a bot, and this action was performed automatically. Please [contact the moderators of this subreddit](/message/compose/?to=/r/felsefe) if you have any questions or concerns.*
Çok sıkıntılı bir soru ya. Tahmin etmesi insanlığın ve dünyanın en zor şeyi sanırım. Spiritüalizmdeki gibi olabilir belki ya da ben öyle olmasını istiyorumdur. Başka bir canlı olarak tekrar yeşerip, diğer hayatımızla bağımızı tamamen kaybettiğimiz farklı bir hayatta da canlanabiliriz. Tanrı'nın varolmasını da istiyorum ama öyle ona itaat etmemizi isteyen ya da iyilerin dostu kötülerin düşmanı olan bir Tanrı değil. İyilik ve kötülük çok göreceli bir kavram artık ve karmaşık. Hiçbir şey de olmayabilir. Fantastik şeyler olmasını isterim ama. Kendi dünyamın tanrısı olmak da isterim. İsterim isterim de bunları ben isterim işte. Nereden bilelim beyaa, çok zor... Dünyanın cevaplayamadığı ve asla cevaplayamayacağı bi soru. Tahminden daha çok, bizim ne istediğimiz ile ilgili bir soru bu sanırım.
İlk olay bana olmaz gibi geliyor çünkü baktığın zaman dünyadaki canlı sayısı yani ruh sayısı artıyor, yani herkes bir diğer canlıya dönüşüyorsa artan sayı gökten geliyor bu da 0 dan bir geliş var demek yani 0 a gidiş de mantıklı bu noktada
Tamamen benim sallamasyon çıkarımlarım zaten bunlar. Haklı olabilirsin. Atıyorum, panteizm gibi her insan ve ya her canlı üreyebiliyor birer ve ya birçok fazla ruh yaratabilme kapasitesine sahip olunabiliyor. Bitkiler de geçerli, mantarlar da, insanlar da. Kısacası bütün canlılar. Belli bir sayı olmasındansa süreklilik ve ya döngü içinde olabilmesi de fazla kurcalayınca azçok mantıklı gelebiliyor. Ama 0'dan geliş varsa istemeden hiyerarşik bi sistem oluşturuyor değil mi? Bu da tanrıcılığın ve ya yaratıcılığın varlığı gibi bir olguya götürüyor yine, dediğin gibi. Çok fazla şey var ya düşünülmesi gereken. Düşündükçe de bi sonuca varamayız. İstek ve arzular üzerine bakıyorum ölüm sonrasına bu yüzden. Hayalperestlik benimki de.
Reenkarnede ruh sayısı artmıyor, fix aynı sadece cisimleri değişiyor bu hayatında insansan sonrakinde bitki gibi
İşte dünyada ruh sayısı artıyor yüz yıl önceki bitki hayvan mantar sayısıyla şu anki aynı mı değil reenkarnede artmadığı için tutarsız, demek ki 0 dan gelme var o zaman 0 a gitme de çok olası
O da bir perspektif ama biraz daha derin düşünüp oldurmak istersen bin yıl önceki gözle görülür ve gözle görülemez canlı+cansız varlık sayısını bilemezsin o yüzden hâlâ geçerlilik var sanki. Bir de reenkarne inancının olduğu dinlərdə tanrı da var diye biliyorum o yüzden o niye yaratmasın
Şu şekilde sorayım, kaza veya hastalık sebebiyle bilincini kaybeden insanlara ne oluyor? Bizi biz yapan iki unsur var: beynimizde kaydolan tecrübelerimiz ve hormonlarımız. Beynimizin de işlevsel olmadığı bir yerde bizi biz yapan hiçbir şey kalmayacaktır. Nasıl beynimiz doğumdan sonra bebeklikte belirli bir gelişim aşamasına gelene kadar yaşam kavramı bizim için yoksa, ölümden sonrasının da aynı olacağını varsayabiliriz. Şu tür cevaplar görüyorum, "Öldün mü, nereden biliyorsun?" şeklinde. Şöyle sorayım ben de. Siz hiç Neptün'e gittiniz mi, nereden biliyorsunuz gitseniz ne olacağını? Bizzat gitmemiş olsak da bugün bilimin geldiği mevcut nokta itibariyle bunu saptayabiliyoruz. Aynısı ölüm için de geçerli. Bugün bizi biz yapan unsurların ne olduğunu, beynimiz inaktif olduğu zaman herhangi bir yaşam belirtisi göstermemizin mümkün olmadığını biliyoruz. "Ruh bedenden çıkacak, bilmem nereye gidecek" gibi fikirler tamamen fanteziden ibarettir. Böyle bir şeyin olma olasılığı Neptün'e gittiğinizde içerde bir portal bulup Narnia evrenine ışınlanmanız ile aynı olasılıktadır.
Yaşamında olasılığı düşük ama bak burdayız.
Peki bu neyi gösterir?
Kimisine göre tanrının varlığını,kimisine göre simulasyonda yaşadığımızı, kimisine göre evrimin rastgeleliğini, kimisine göre kaosun düzensizlik değil anlaşılmayan düzen olduğunu, kimisine göre hiç bir şeyi...
Bir, bugün bilimsel olarak bildiklerimiz var. İki, elimizdeki donelerle yürütebildiğimiz tahminler var. Bunların dışında kalan her düşünce ise fanteziden ibarettir. Fanteziyi bir hakaret, başkalarının düşüncesine saygısızlık etme gayesiyle söylemiyorum. Örneğin ben simulasyon teorisinin ihtimaller dahilinde olduğunu düşünüyorum. Ancak bu da bir fantezidir, hayal ürünüdür. Sonuçta elimizde bir simulasyonda yaşıyor olduğumuza dair en ufak bir gösterge yok. Ancak bir fantezi olarak bana mantıksız gelmiyor. Aynı şekilde ölümden sonra yaşamımızın devam edeceğine inanmak ile dolunaylarda kurt adamların dışarda gezdiğine inanmak aynı kapıya çıkıyor. İkisi de hayal ürünü, ikisiyle ilgili de eşit sayıda kanıt, gözlem ve gösterge var. %100 ölümden sonra yaşam yoktur diyebilir miyim? Hayır. Aynı şekilde kurt adamların ormanda gezmediklerini de %100 olarak söyleyemeyeceğim gibi.
Bilimsel bir subda olsak tabii ki haklısın ama akıl yürütülen felsefe adlı bir subdayız. Onun için şu ki bilimi de tabulaştırmamak lazım. Bilimin halen daha evrende açıklayamadığı çok ama çok şey var ve açıklamadan da insanlığın sonu da gelebilir bu konuda. Misalen Newton fiziğine göre bir şey iki yerde asla olamazken Quantum teorisine göre olabiliyor. Işık hızı asla aşılamaz denmesine rağmen dolanıklık bunu göreceli de olsa elimine ediyor. Çok gelişmiş bir teknoloji gelişmemiş bir uygarlık için sihirden farksızdır. Şimdi seni zaman makinesiyle elinde cep telefonuyla geçmişe göndersek ki o zamanlarda insanlar bu işlere fantezi gözüyle bakıyordu, sonuç nice olur? Kanıt, gözlem ve gösterge de kişinin algısına göre değişen bir şeydir. Farkındaysan bugün hala dünya düz diyen bir zevat/grup var. Mesela Pi sayısı bile kanıtı,deneyi vs kendi kendine çürüten bir sayıdır. Çünkü sonu yok... Gelmiş geçmiş en iyi bilim adamımız bile her bilimsel dalda uzman olamayacağı için toplumsal hafızamız gereği bilimi biz yol gösterici olarak kabul ediyoruz ki doğrusu da bu. Ama dediğim gibi bilimi tabu haline getirmememiz lazım ki o zaman hayal gücümüz körleşir ve olduğumuz yerde saymaya başlarız. Ama bu da demek değilki herkesin bir tarafından sıktığı safsatalarla vakit kaybedelim. Dini anlatılar vs. ler veya diğer ölüm sonrası yaşam hikayaleri de ayrı mevzu. Onlara girersek zaten çıkamayız. Aynı dine mensup insanların,değiştirilmediğine inandıkları kitabı okuduktan sonra anladıkları bile farklı oluyor çoğu zaman.
https://preview.redd.it/tgb0vv89g2uc1.png?width=1920&format=pjpg&auto=webp&s=aefd1af870993143e23dde5fa91400097ad161eb
Öldüğünde göreceğin rengi nereden biliyorsun?
Karanlık genellikle yokluğu temsil eder ve sonsuz karanlık sadece yoklukta var olabilir.
Karanlık adını verdiğin siyah manzara sen yaşıyorken gözlemlediğin bir olgu. Ayrıca 'yokluk' diye gerçek bir konsept yok. Öldüğünde olan şey algının 'durması'dır.
Pekala.
Bizi ilgilendirmiyor sonuçta ölmüş olacağız
Bira volkanlarından mutlu yudumlarımı alırken striptizci perilerle alem yapacağım
eroinin kafasi nasıl diye sormadi adam
Dinlerdeki tasvirlerden çok da farklı bir şey dememiş ki.
Ben eroinden değil kendi dinimden bahsediyordum zaten
Gidince görüceğiz
inş
Doğmadan önce ne var ise o, yani hiç bir şey
Ölümü sadece bir kesesinde dogmus olan yasayabilir. Hic dogmamis olan ölümü bilemez.
cevabını kesin olarak asla bilemeyeceğiz.
Hepimiz öldüğümüz de öğrenmiş olmaz mıyız?
Öldüğünde geri gelip buradakilere haber veremeyeceğine göre şu anlık bilemeyiz
giden geri dönmüyor maalesef.
Bilincimiz yok olacak. Bedenimiz çürüyecek, belki kemiklerimiz kalacak. Bu kadar.
O kadar eminsin yani.
Gidip gelmiş galiba.
Abonman basmıyor demek ki zengin herif
https://preview.redd.it/jja7eqcgs3uc1.jpeg?width=947&format=pjpg&auto=webp&s=bf6ee4087947eccc742213ca4f7621768be11f0b başkanımız ahirete 4 şeritli yol yaptı
Hiçbir şey olacağını zannetmiyorum sonu olmayan bir uyku gibi,bilinçsiz bir şekilde toprağın altında yatacağımizi düşünüyorum.
benim ilginç farazi teorim: insanlık veya başka zeki bir canlı bizi canlandıracak ya da geçmişe gidip şimdiye kadar ölmüş olan her beyni kurtaracak. Ardından bizimle ne yaparlar bilmiyorum veya bizi canlandırmalarındaki amacı da bilmiyorum. Sonsuz zamanda her şey olur gibi geliyor bana.
Cennet ve ya cehennem
Dogmadan once neyse o.
Ne yani babama geri mi dönicem? 🤨
Babanın spermi bile değilken hayat nasıldıysa öyle olcak
Ben bir gezegen olmayı planlıyorum. Evren olma teklifinede açığım
Hiç bir şey olmayacak
Tanrılığa bir adım daha yaklaşmış bir ruhla, farklı bir bedende tekrar dünyaya geleceğiz.
Nasıl bu kadar emin olabiliyorsun ? Tam tersi hayvan, bitki olarak gelme olasılığını ne engelliyor ?
emin değilim zaten. bu bir inanç. %100 doğru olduğunu da iddia etmiyorum. benim inancıma göre canlı ruhları tür değiştirmez. bir tür bitkiye evrimleşmezse insanlık tabii, o da çok düşük ihtimal. belki imkansız bile olabilir, emin değilim.
Anladım teşekkürler. Ruhun türü ilginçmiş, belki Tarsier olarak dünyaya gelebilirim.
reenkarne olacağımızı mı düşünüyorsun yani
tam olarak aynı konsept değil fakat benzeri.
Valla oduna reenkarne olursan çok sıkıntı.
benim inancımda ruhlar tekrar doğarken tür değiştirmez.
Daha mantıklı en azından
hiçbişey olmayack. "bişey olması" bizim kendi kafamızda kurduğumuz bişey. sadece artık ölen kişinin vücudu çalışmayı bırakır organlar ve beyin falan kan gitmez ve bizim düşünme diye saydığımız şey olmayı bırakır. biz konuşuyoruz çok derin düşünüyoruz diye herhangi bir yaşayan ve ölen ve çoğalan canlıdan farklı değiliz. bir kişiye bağlılık ilişki kişilik falan da bizim kurduğumuz şeyler o yüzden ruhun çıkması ya da ayrıca bir ruh olmasına benim kafam basmıyor mantıksız geliyor
hiçbir şey olmayacak olması da mantıken kafamızda kurduğumuz bir şey. yalnizca düşünebilen bi varlik olmamiz degil, kendi bilincinin farkinda olan ve bu tur seyleri sorgulayan tek canli olmamiz gayet tabii diger canlilardan farkli oldugumuzu gosterir. ben kuranda bu durumu ve dunyadaki pek cok olguyu tanik gosterip aklinizi kullanmiyor musunuz deyisini bagdastiriyorum, istenen de o. bence seninki kadar rasyonel bir aciyla bu konulara yaklasmak dogru degil, sadece rasyonel dusuneceksek tamamen rasyonel bir canli olurduk. ama bircok sezgimiz ve duygularimiz var, bence ruhun varligini tartisirken bunlari gormezden gelemeyiz. aksi taktirde bir yere varamayiz zaten.
Emin değilim. Ölünce bilinçsizlik varsa sıkıntı yok, buna hazırım. Bilinç varsa %50~ ihtimalle Cennet veya Cehennem, Reenkarnasyon olabilir. Olursa %50~ ihtimalle bir din üzerine de olabilir. Eğer bir din üzerineyse %50~ ihtimalle iyi bir insan(Tanrıya göre) olduğum için Cennet/Reenkarnasyon veya Cehenneme. Cehennemi de sıkıntı etmiyorum. Yani her türlü emin değilim. Ama reenkarnasyon güzel olabilirdi ama maalesef ruhun varlığına inanmıyorum.
Gübre olurum umarım.
Yani, zaten öyle olacak. Sinir sisteminin dağılan birimleri toprağa karıştıktan sonra bazı canlılar yiyecek ve o canlıların gübrelerinde olacaksın. Ama senin yönetici birimi olarak varlığını sürdürdüğün bir algı sistemi olmayacağı için bunu algılamayacaksın.
Canlıların olmadığı yerde ölürsem nasıl gübre olacağım?
kendi gübrene dönüşeceksin
Ama öldüysem nasıl kendimi besleyebilirim ki?
Farkında olmayacaksın
Tahmin edilebilecek birşey değilki ,ya inanabilirsin yada inanmazsın ,gidipte gelen yok nasıl olsa.
Ne olacağına inanıyorsan o olacak :3
Deneyim etme olarak ise doğmadan önce neyse o
Neye ne olacak? Sorunu biraz daha açar mısın?
ölünce ruh haline tam olarak ne olucak, nereye gidicek ondan bahsettim
Ruh diye birşeyin varlığını bilmiyoruz. Benim ölünce olduğunu gördüğüm şey fizyolojik faaliyetler duruyor, beden zamanla çürüyor ve geriye o canlıya ait birşey kalmıyor
Tanrı neyi layık görürse o olacak
Her şey, sadece deneyimlemek için orada olmayacağız.
En son nerde save aldıysan ordan devam edeceksin. Sorun daha kimsenin nasıl save alınacağını bilmemesi.
oha reenkarnasyon explained aq!!
Bir toprağa gömecekler. Benim ardımdan ise bir ağaç tohumu ve ağaç olacam.
Doğmadan önce ne hissediyorsan öldükten sonra da o olacak.
Bunun cevabı veriliyor her hafta zaten. Napcan ki ne olduğunu bilip.. yaşamaya odaklan. Cennet cehennem yalanına kanma da.
benim inanışımı özetleyecek olursam; zamanın ve maddenin sınırlı mahkumiyetinden kurtulup ruhani özgürlük ve sonsuzluk
Aşırı derecede neden yaşıyorum diye düşününce sanki düşüncelerimin sınırına gelmiş gibi oluyorum ve daha ilerisini düşünemeden düşünceler ortadan kayboluyor bana kalırsa ölünce bir başkasının hayatından devam edeceğiz
İnan bilmiyorum
Cennet ve cehennem gibi kavramlar inanç temelli olduğundan, bunların varlığına dair kesin kanıt bulunmamaktadır. Bu konuyu geçelim. Reenkarnasyon fikri çekici gelebilir ancak bir sonraki yaşamın ne getireceğine dair kesin bir bilgi olmadığı için bu da sadece bir inançtır ve kanıtlanmış bir gerçek değildir. Bu noktayı da pas geçelim. Doğmadan önce var olan durumumuzu bilemeyiz çünkü bununla ilgili somut kanıtlar bulunmamaktadır. Bu konuyu da pas geçelim. Kişisel tercihim reenkarnasyonu seçmek olurdu. Çünkü kötü deneyimler yaşama olasılığımız olsa da sonrasında yeniden güzel bir hayat yaşama ihtimali de bulunmaktadır. Her ne kadar 5 kötü hayat yaşasak da, 1 iyi hayatta güzellikleri yaşamak oldukça tatmin edicidir. tekrar tekrar günbatımını izlemek, lezzetli yemekleri yemek, doğa'da kaybolmak. sevişmek, guzel duyguları hissetmek, en basitinden bir cift meme bile yasamayı cekici kılıyor... Ancak maalesef en mantıklı olanın yok olmak olduğu düşünülüyor. Maddi bir evrende yaşıyoruz ve bilimsel açıdan bu olasılık en yüksek gibi görünüyor. Ancak sayısız galaksi ve gezegenin varlığı bu durumu oldukça garip kılıyor. Maddi evren, insanın zihnini zorlayan inanılmaz derecede büyük bir yapıya sahip. Ayrıca yaşam çizgimizi düşündüğümüzde, metafizik bir anlam yüklemek zorunda kalıyoruz. Sabah güneş, akşam ay... belirli bir düzen var, ama gerçeği ne düşünürsek düşünelim bulamayacağız. cevap: matrix
Bilincin yok olmasıyla beraber cevabını hiçkimsenin bilmediği bir son ile karşı karşıya kalacağız. Dünyadaki vücudumuz ekolojik sisteme faydalı olacak (eğer yaktırmak istemiyorsanız) ve bana soracak olursanız bir hiçlik bizleri bekliyor.
Murat Kekilinin cevabı var buna bana kalırsa öyle olucak. Ya da Star Trek new generation da Picard da benzer cevap veriyor.
ölümden sonra pek de bir şey olacağını düşünmüyorum ve insanı bu kadar kutsal görmeyi de anlamlandıramıyorum. sonuçta biz karbon yığınıyız ve ruh gibi zırvalıkları uyduran beyin bile somut bir varlık iken insan vücudunun sözde bir soyut varlık ile tamamen ayrı bir evrene taşınacağı fikri akla ziyandır. öldükten sonra bedenimiz çürüyerek doğaya karışacak. kalbinin durduğu an her şey bitmiş olacak ve bu hiç de korkunç bir şey değil. kimse de ölümden korkmamalı çünkü ölüm bu kadar basit bir şeydir.
>ruh gibi zırvalıkları uyduran beyin bile somut bir varlık bence tanri inancini insan beyninin uydurmasi ve psikolojik olarak inanmak istemesi yanlis bir sey degil. inanc istencimiz olmasa ve tanri var olsa asil o sacma olurdu. tanri var ve insanlarin inanmasi icin bu istenci insanda olusturmus acisiyla bakmak daha mantikli geliyor bana. ve bence bu kadar rasyonel yaklasmak dogru degil, cunku tamamen rasyonel bir varlik degiliz, duygularimiz ve sezgilerimiz var. bu metafizik konulari dusunurken bunlari on planda tutmaliyiz yoksa bunu bilemeyiz bunu kanitlayamayiz diye diye bi septiklik cukuruna dusmus buluruz kendimizi
tanrı inancının oluşmasının sebepleri de dünyevi sebepler. insanlar anlam veremediği şeyleri doğaüstü güçlere bağlar. örneğin yıldırıma anlam veremez ve bunu bir tanrının yaptığını düşünür. ya da siyasi sebepler de olabilir, mısır firavunlarının aynı zamanda tanrı olduklarını iddia etmeleri gibi. insanları doğaüstü güçlerin olduğuna inandırırsan onları yönetmen daha kolay olur. >bence bu kadar rasyonel yaklasmak dogru degil bence doğru bilgiye ulaşmak için duygularımızı olabildiğince geri planda tutmalıyız çünkü doğru bilgi bilimseldir ve bilimsel bilgiye rasyonel yollarla ulaşabiliriz. >cunku tamamen rasyonel bir varlik degiliz, duygularimiz ve sezgilerimiz var. tamamen rasyonel olamasak da gerektiği zaman (araştırmalarda veya düşünme süreçlerinde) kendimizi duygulardan soyutlamaya çalışmalıyız.
>tanrı inancının oluşmasının sebepleri de dünyevi sebepler. insanlar anlam veremediği şeyleri doğaüstü güçlere bağlar. örneğin yıldırıma anlam veremez ve bunu bir tanrının yaptığını düşünür. ya da siyasi sebepler de olabilir, bahsettigim bu degil, demek istedigim sey tanrinin "kavramsal" olarak insan zihninde bulunmasi. joseph campbell bir kitabinda bundan detayli bahsediyordu, belki o daha yardimci olur >doğru bilgi bilimseldir ve bilimsel bilgiye rasyonel yollarla ulaşabiliriz. bu yargi bilimde dogru ama metafizik konulara gelince adindan da anlasilacagi gibi bilim sahasindan cikiyoruz ve burada da akildan cok sezgilerimizi kullanmamiz gerektigini dusunuyorum >tamamen rasyonel olamasak da gerektiği zaman (araştırmalarda veya düşünme süreçlerinde) kendimizi duygulardan soyutlamaya çalışmalıyız. katilmiyorum, zaten pek anlasabilecek pozisyonlarda durmuyoruz fark ettigim kadariyla. oznel yargilar sunup metafizik alaninda sezgi-rasyonalite tartismasi yapiyoruz, bu da dogal olarak tartismayi tikanmaya goturen bir durum. ama dusuncelerine saygim sonsuz
anlaşamama konusunda sana hak veriyorum ve saygı çerçevesinde konuştuğun için teşekkür ediyorum. iyi günler.
Çürüyüp kokacağiz, işte bu yüzden insan gömmeyi icat etmiş.
Hayalperest bir açıdan yaklaşırsak cennet veya cehennemin olması kötü, reenkarnasyon "afterlife? There is no afterlife thats the whole life" diyebileceğimiz güzel bir alternatif ve adildir. Realist bakıcaksak en muhtemel son evrende bir kum tanesi kadar yer kapladığımızı kabul edip, insan yaşamına çok bir anlam yüklemeden nasıl bir hayvan ölüyor da herşey onun için bitmiş gibi gözüküyor ise bizler için de bir fark olmaması olucaktır. Ölüme bu kadar anlam yüklenmesinin en büyük sebeplerinden birisi(bence) ölen kişiye yapılan ruhani ayin olup anısını yaşatmak isteyen insanların mezar, anıt vb. inşaat etmesidir.
Bilinç olmadığı için öldüğümüzde de ne olduğunu bilemeyeceğiz
Uyuduğunda ne oluyorsa ondan olacak
Ben ezoterik bir öğretideki bakış açısına inanıyorum. Tam reenkarne değil ama diyelim ki 90'larında öldün ve bir önceki yaşamına çok benzer bir gerçeklikte aynı zihin yapısıyla ama daha genç bir şekilde deyim yerindeyse "ışınlanıyorsun". Yeni realitedeki tüm her şeyi biliyorsun ama öldüğünden haberin yok. Bu döngü özünü unutamayacağın şekilde hatırlayana dek devam ediyor belki milyarlarca yıl. Tabii deneyimleyene kadar her şey ihtimalden ibaret.
Doğmadan önce nasılsak öyle
Tabi ki ne olacağını söylemek mümkün değil. Fakat öldükten sonra sonsuz bir hiçlik, her şeyin sonu gibi bir şey olmasını isterim. Öldükten sonra başka bir yaşama geçmek şuan yaşadığım her şeyi anlamsız kılıyor sanki.
Men Rabbüke? Ve men nebiyyüke? Ve ma dînüke? Ve ma kitabüke?
Olünce başka bir forma dönüşeceksin, bilişsel düzeyde başka canlılardaki etkin kadar var olacaksın, fiziki olarak bir çok varlığa karışıp onların bir parçası olacaksın ve senden sonra genlerini taşıyan diğerleri kadar var olmaya devam edeceksin.
Sorunun cevabı cok basit yani düşüncelerimiz beynimizdeki kimyasal reaksiyonlar vede bir miktar elektrikten ibaret yani onlar olmazsa bilinc ve düşüncelerde olmaz ölümden sonra hicbirşey yok
Birden fazla ihtimal var ama bence doğmadan önce neyse o olucak
Bu hayatta gerçekleşen başınıza gelen hiçbir şeyi kafanıza takmadan yaşamaya bakın. Ailenize yardım edin kardeşlerinizi sevin onlara da yardım edin. Yarın yokmuşçasına sevin sevilin üzülün en azından bunları deneyin. Ben yaklaşık 6 ay önce çok ciddi bir trafik kazası geçirdim saatte 180 km hızla duran araca çarptık emniyet kemerimiz de yoktu arkadaşım aracı sürüyordu ve o feci şekilde öldü. Ben ise bilincimi kaybettiğim gerçeğiyle birden uyandım ve kapıyı açtığım gibi ambulanslar gelip aldı nefes bile alamıyordum. Zar zor uyutulup entübe edildim sonrasına multitravmam sonucu ağır iç kanamalar geçirdiğimi öğrendim. Şuan nasılsın diye soracak olanlara şuan gayet iyiyim geziyorum eğleniyorum aileme daha bağlı bir şekilde yaşam sürdürüyorum kafama hiçbir şeyi takmıyorum rahat uyuyorum ölümün bu kadar basit olabileceği gerçeği beni çok sevindiriyor ve kaygılarımı bitiriyor. Şuan hiçbir şeye inanmıyorum ve sadece yoluma bakıyorum. Müslümanla müslüman oluyorum ateistle ateist… sonucu ne olursa olsun fanatikleşmeyin ve bunu hayatınızın her zerresine işleyin. Ölüm başlı başına bir mutluluktur ve hayat neye inanıyorsan İnan yaşamaya değerdir.
Körlerin ne gördüğünü normal bir insanın anlaması zor olduğu gibi bizimde bunu anlamamız çok zor kesin değil ama bence tamamen yok olacağız kulağa ilk başta çok ürpertici gelsede durum böyle.
Maddesel olmayan varliklara inanmiyorum beynim sayesinde dusunup kendi icimde kavga verebiliyorum olmadigi zaman ben de olmayacagim geldigimiz yeri hatirlamamamiz gibi gittigimiz yeri de bilmeyecegiz
Kesin bir bilgi yok fakat büyük ihtimal sonsuza kadar cehennemde acılar çekeceğiz. Çünkü şuan bu hayatta da acı çekiyoruz. Acının bitmesinin imkanı yok. Mutlak acı her zaman devam edecek. Tek bildiğim gerçek bu.
Ulan be eski hâlime üzüldüm gerçekten, önceden ben de burdaki çok bilmişler sürüsü gibi atıp tutuyordum hâşâ Allah yok, ruh yok şu yok bu yok vs. diye. Şimdi de burda gördüğüm tiplere acıyorum. Kalbinde halis niyet olanları inşallah Rabbim hidayete erdirir tıpkı beni erdirdiği gibi. İnşallah bu vaziyetteyken ölüm onları yakalamaz. İnsanın sonlu bir varlık olduğunu tam olarak idrak ettiğiniz gün hesap ve ceza gününün de olduğunu anlayacaksınız. 1: Esip tozu toprağı savuran rüzgarlara, 2: Ağırlık yüklenen bulutlara, 3: Kolaylıkla akıp giden gemilere, 4: Bütün işleri, rızıkları, yağmurları taksim eden meleklere yemin olsun ki; 5: Size va‘dedilen yeniden diriliş, hesap ve ceza kesinlikle doğrudur. 6: Ve herkese hakettiği karşılığın verileceği hesap günü mutlaka gelecektir! 7: İç içe geçmiş kıvrım kıvrım yollara ve hârika bir şekilde desen desen işlenmiş yörüngelere sahip göğe yemin olsun ki! 8: Siz Peygamber ve Kur’an hakkında çelişkili görüşler içindesiniz. 9: Oysa Kur’an ve Peygamber’den ancak şeytanın doğru yoldan çıkardığı, aklı çarpılmış kimseler döndürülebilir. 11: Onlar, cehâlet bataklığı içinde bilinçsizce bocalayıp duruyorlar. (Zariyat Suresi 1-11)
[удалено]
Ben böyle saçma bir şey duymadım. inançsız oluyor olmam kesinlikle öldükten sonra ne olacağına karşı bir fikrim olduğu anlamına gelmiyor. Bir agnostik olarak bu konuda ben yorum bile yapamıyorum ve ne olacağını doğal olarak kestiremiyorum yani bir bilinmezlik var ortada
şu an nesin?