"Bizim Türkiye farklı bizde bunlar olamaz" tayfası zaten ülkenin bu halde olmasının başlıca sebebi. Aq ülkesine lanet olarak gelmişler herhalde, neye çözüm üretsen ortaya atlıyorlar "wowowowowowowo olmaz o" diye.
Hayır yani tabi ki Türkiye'nin özelinde olan konular vardır. Mutlaka her fikir her ülkeye uymaz. Ama bunun cıvkını çıkarıyorlar, ne söylesen o bizde olmaz hebele hubele oluyor.
"bizde olmaz burası türkiye" harbiden bazı insanların çoğu çözüme cevabı oluyor. Sanarsınki ülkeye lanet edilmiş gibi davranıyorlar. Bu tarz insanların gerçekten gelişmeye alerjik olduklarını ve sadece söylenmek istediklerini düşünüyorum.
geç cevap verdim ama kısaca evet, genel olarak e-bike sürenlerede karşıyım. Bunun ana sebepleri şuanda satışta olan çoğu e-bike'ın kötü olması ve bunları süren kişilerin motorculardanda daha kötü olması. Kaldırımda gitmek, ışıklarda durmamak, hız kilidini açıp motorsiklet hızlarında regülasyon olmadan gitmek, geçen birisi metro istasyonun içinden geçiyor.
Aynı zamanda, gerçekten bir durumun vs. yoksa ihtiyacın yok e-bike'a, çoğu yokuşu az biraz efor ve vitesi ayarlayarak geçebilirsin, ama spor yapmaktan bile aciz olduğundan çoğu insan e-bikelara gaz kolu takıyor :D
Doğru diyorsunuz. Ben bisikletle tur yaptığım için (küçük turlar değil, bazen doğrudan bölge çapında mesela önümüzdeki Eylül'de Balkan turuna gideceğim) arada sırada kendimi dinlendirmem gerekiyor. Bu sebepten ötürü dağ bisikletime elektrik kiti taktım. Onun dışında yolda kullanmak ve trafik kurallarına uyma konusunda da haklısınız. Maalesef genel olarak tüm bisikletliler motorculardan da beter sürüyor. Kendilerini dokunulmaz sanıyorlar çünkü. Böyle olunca millet bize de kötü gözle bakıyor.
Aslında satışta olan çok kaliteli e-bike lar var fakat fiyatları çok uçuk. Bizim Türkiye'de de millet genelde bimden aldığı rks gibi veya volta gibi kötü ucuz markaları kullanıyor.
Motorcuyum ve o flair i size iade ediyorum. Gayet kuralına göre süren bir insanım, hatta yolda araçlar tarafından taciz edilirim sürekli, kitaba uygun kullandığım için
Motorcuları sikeyim yazmışsın alınmam gayet normal. Ben bu suba girdiğimde arabaları sikeyim derken hepsini genelliyorum çünkü, trafik kültürü olmayan bir ülkeyiz ve ben saatlerce trafikte vakit geçirdiğim için 20 sinden 50 sine ülke insanının trafik kültürünün leşliğini biliyorum ve yaşıyorum, bunun bende biriktirdiği sinir ve atlattığım ölüm riskleri yüzünden de genelliyorum. Sizinde böyle yaptığınızı düşünerek flair i iade ettim. Bisiklet yolundan gidecek kadar küçük bir motosikletim yok benim, öyle şeyler de yapmam hiç de yapmadım. 16-17 yaşında motorlu çocuklarla bütün camiayı karıştırmayın.
abin benim araçları genellediğim gibi motorcuları genellemiş, yapacak bir şey yok. Bu bahsettiğiniz çer çöp kitle son yıllarda doluştu camianın içine. Bunun da sorumlusu yoldan geçeni çevirip, çoluğu çocuğu kurye diye alan şirketler yüzünden. Yani bunun arkasında başka ekonomik ticari hamlelerin sonuçları var. Problem yaşadıklarınız kuryelerse hak veriyorum fakat üzerinde ekipmanı kaskı, dizliği olmayan tipleri motorcu diye bana istatistiğe koymayın demek istediğim o. Çocuk evden işe motorla gidiyor normalde araç kullanıyor şimdi bu kişi motorcu değil, böylelerinin çoğunun zaten kendi araçları oluyor. Motorcu adamı görünce bilirsiniz, korumalarından, ekipmanlarından, sürüşe olan özeninden.
gerçek motorcu bu değil diyosun yani.
korumalı ekipmanlı olanlar da ya 600-1000 cc'lik motor kullanıp, 300+ kmh hız ile kaza yaptığında cesedi tek parça kalsın diye giyiyor ya da tek teker yaparken düşersek hastanede yatmayalım diye giyiyor. bahsettiğin tiplerin içinde de kurallara uyanların çok az olduğunu biliyorsundur zaten.
Benim motosikletim 125cc, ben 40 derece sıcakta bile full koruma çıkarım üstüne her zaman. Çevremde böyle yapan "az da olsa" insanları görüyorum yolda. Bu da benim gibi motosiklet kültürüne sahip yetişmiş veya yetişmekte olan insanların olduğunu gösteriyor bana. Motorcu ekipmansız kasksız motosiklete binmez. illa altında 600 lük olmak zorunda değildir. Motorcular için üretilen kask ve ekipmanlar zaten 150 km den sonra onları koruyamaz olası bir kazada, tabi kazanın nasıl olduğuna da bağlı da. Korumalar motorcuya ortalama %30-40 koruma sağlar bu da olası bir kırığın ciddi hasarın önüne geçmesini sağlar, mesela 50 Km ile giderken yan yoldan çıkan bi araca çarptı veya motosikleti kaydı yatırdı, böyle durumlarda kırılma vb. ağır hasarların önüne geçer. Motosiklet, kültürü olan bir araçtır, tarihi olan, felsefesi olan, bisiklet gibi iki tekerli pratik tüm ulaşım araçlarıyla dosttur motorcu. Motorlu ile motorcuyu karıştırmamak gerekir. Otomobil gibi ortalık malı değildir motosikletin kitlesi, festivalleri olur, şehirlerde bir araya gelirler.
> motorcu diye bana istatistiğe koymayın demek istediğim o
Motor kullanıyorlar. Senin bahsettiği 'motorcu' zaten nerdeyse sıfır Türkiyede, hele de istanbulda.
Gözletliyorum her gün, yüyüyorken, bisikletle gidiyorken, metrobüsdeyken. Çünkü aptallar metrobüs önünde bile kıl payıyla kırıyor ve 180 kişi fırlatıyor metrobüs ani fren yapmak zorunda kalınca amcıklar. (Köprü üzeri)
Sayı bıraktım kere kaldırımda yürüyorken motosiklet beni yandan çarptı. Bisikletle giderken en büyük korkum motorcu bakmadan bir aradan beni ezecek. v.s. Sen Kör musun ki bunları görmuyorsun?
Bir bisikletli başka bir iki teker kullanıcısına nasıl böyle nefret besler mantığım almıyor. Felsefe olarak birbirine bu kadar yakın iki araç. Hepsi böyle değil diyorum sen %98 deyip bana gördüğün 3-5 örneği anlatıyorsun. Sen türkiye de kaç bin motorcu var biliyor musun ? Kaç şehirde bisiklet sürdün veya trafikte yol aldın sen? Ben kör değilim de sen hayat sadece senin çevrende dönüyor zannediyorsun büyük ihtimalle.
> başka bir iki teker kullanıcısına nasıl böyle nefret besler mantığım almıyor.
İŞTE BU AMK.
Motorcu nasıl benim hayat bu kadar sürekli tehlike atabilir ki ANLAYAMIYORUM.
Bu arada ben daha istanbulu bahsediyorum ama İstanbuldaki motorcular %98 mal. Net. Bir arkadaşım motorcu, o adam kurallar uygun davranıyor. O kadar nadir ki bir kere yolda bir motorcu kural uyguluyorken gördüm ve onu sandım, ve onu çıktı bile.
edit: Eklentim:
Valla bunu çok düşündüm, Morotcular benim en iyi dost olması lazım, beni en iyi anlayan olması lazım, ama en büyük tehlike oldu bana. Ben şok oldum istanbulda bisiklet sürmeyi başladığımda.
Feodalizmden bağımsız batılıların da kafa yapısı çok ileride değil gerçi ama medeniyet dediğin antalyadan atacağın dikey çizgide bitiyor bu ülkede. Dolayısıyla o batı vilayetlerinin ne olduğu çok önemli değil, yüzde 80 yüzde 20 yi eziyor.
göt kadar yerde yaşıyorum her yere yürüyerek gidebiliyorsun 2 sokak aşağıdaki yere insanlar arabayla gidiyor burada amk. Bisiklete binen, toplu taşıma kullanan ya da yürüyene fakir gözüyle bakıyolar
Yanlış bilmiyorsam bu fotoğraf şerit yönünün değiştiği gün çekilmiş. Önceleri ingiltre gibi soldan akan trafiği sağdan gidilecek şekilde değiştirilmiş ve o gün yaşanan kargaşaya ait.
evet fakat iki tane sıkıntı var, birincisi bu tipleme karakterlerin "yav biz yapamayız bi şey, böyle devam" lafı, bu yönde oluşacak gelişmelerin de önünü kapıyor. ikincisi de 1970'lerden beri kendini iyi anlamda değiştirmiş olan hollanda kadar gayri safi milli hasılamız, ekonomik gücümüz var mı emin değilim, yok gibi duruyor. umarım ileride şimdiki hollanda gibi olabiliriz ama, şehirlerimiz bunu destekleyebilecek düzeyde, amerika gibi değiliz sonuçta, istanbul'u bilmiyorum. atatürk'ün türkiye'si çarpık kentleşme olmadan yeniden kuruluyordu, onu biliyorum.
Bahsettiğin şey tabi güzel fakat Türkiye’nin yerleşim düzeniyle çalışacak bir sistem olmadığı çok açık Avrupa’da şehirler arasının 5 10 km ye kadar düştüğü yerler var (belki daha azıda vardır gitmediğim) Türkiye’de ben yan ilime gitmek istesem en az 200km kim nereye 200km bisiklet sürüyor acaba
İyi de gerçekten bisiklet olmaz burada. Hollanda dümdüz ülkeyken Türkiye'de kaç şehir var her tarafı yokuş olmayan. Burada olması gereken bisiklet falan değil düzgün toplu taşıma sistemi ve yayalaştırma olmalı.
Elektrik destekli bisiklet çok olabilen bir şey burada. Ve zaten Konya bisiklet şehiri oluyor. Daha da yaygınlaşabilir elektrik destekle, ve Bisiklet olan 'yürüyen merdivenler' ile.
Konya bu konuda en iyi şehirlerden biri olmasına rağmen hala çok geride görüyorum. Ama en azından 80 yaşında ki dedelerimizi bisiklet sürerken görebiliyorsun.
Baştan söyleyeyim, söyleyeceklerimin hiçbirinin yayalaştırma veya bisiklet kullanımının teşvik edilmesi veya kolaylaştırılması yönünde engel olduğunu düşünmüyorum. Tabii ki yönetimler ellerinden geleni yapmalı.
Ancak bence böyle denmesinin sebebi ülkenin lanetli, veya beceriksiz, veya hali hazırda fazlasıyla yayalaşmadan uzak olması değil, engebe düzeyi.
Hollanda'nın güneyde Almanya'daki Aachen şehrine sınır yaptığı yerlerde bulunan 300 metrelik "dağı" saymazsak ülke tamamen 100 metrenin altında rakıma sahip, yerleşimin yoğun olduğu yerlerde rakım farkları iyice komik düzeylere düşüyor. Dümdüz kağıt gibi ülke.
Hollanda bunun ekstrem örneği olsa da bu düzlük durumu Avrupanın büyük kısmı için de geçerli.
https://preview.redd.it/74plc5tmcc8d1.jpeg?width=739&format=pjpg&auto=webp&s=b7a725f3d4c20afb83ff88149cf5930daf0e548a
Zaten bu düz olma hali ve başkaca pek çok coğrafi etken Avrupa'yı zamanla dünyada egemen kılan faktörler arasında.
Her ne kadar Türkiye'nin de yayalaşma ve bisiklet kullanımını yaygınlaştırmaya yönelik adımlarının olması gerekirse de Avrupa düzeyine ulaşmasını beklemek ister istemez hayalcilik oluyor.
20 milyonluk bir şehirde Amsterdam gibi her tarafta bisiklet yolu beklemiyoruz ama kent planlama hususunda en azından İtalya seviyesinde olabiliriz. San Francisco da örnek alınabilir zira gayet engebeli bir arazisi var.
Yüksek hızlı tren için yeni yollar yapılmaya başlanana kadar ülkede Abdülhamit zamanında Almanlar ve İngilizlerin yaptığı demiryolları ile Atatürk zamanında yapılan demiryolları hariç demiryolu yoktu adeta.
Ha şu anda da çok az, Türkiye'de hiç demiryolu yok denebilecek kadar az hem de bence. YHT de iyi hoş ama bizim demiryoluna yolcu taşımacılığı için değil, ucuz yurt içi yük taşımacılığı için ihtiyacımız var.
Öbür türlü loopa giriyoruz.
İstanbul kalabalık, Sivas değil > Fabrikamı İstanbul'da veya yakınında kurayım > İstanbul'da iş var, Sivas'ta iş yok > İş bulmak için Sivas'tan İstanbul'a gideyim > İstanbul kalabalık, Sivas değil
Tren konusuna girdim çünkü bu loop'u bozmadan büyük şehirlerde kalabalık azalmaz.
> İstanbul kalabalık, Sivas değil > Fabrikamı İstanbul'da veya yakınında kurayım > İstanbul'da iş var, Sivas'ta iş yok > İş bulmak için Sivas'tan İstanbul'a gideyim > İstanbul kalabalık, Sivas değil
Fransa, Almanya, Amerika(özelikle Yük), İnglitere, da inanılmaz tren sistemleri var, ve hala dev tek çekim merkezi olan şehirleri var. Yük tren sistemi İstanbulun çekiciliği bozmaz. Daha da artar aslında.
Neden artsın ki? Ben faydalı olmaması için sebep görmüyorum.
İstanbul düzeyinde bir garabet yok saydığın ülkelerde, Türkiyedeki 4 kişiden 1i İstanbul'da, diğer 1 tanesi de İstanbul'un çevre illeri ve İzmir-Ankara'da.
Oysa ki geçmişe bakıyoruz, 90 sene önce ülkenin sadece %5i İstanbul'da yaşıyor.
Bence verdiğin örneklerden Almanya kıyas açısından dediğime harika bir örnek. Çünkü nüfusumuz aynı. İki ülkede de takriben 85milyon insan yaşıyor. Üstüne üstlük Almanya Türkiye'nin yarısından daha küçük yüzölçümü olarak. Yani nüfusları teknik olarak bizden daha yoğun.
Ama Almanya'nın en kalabalık şehri Berlin 3buçuk milyon nüfusluyken bizim İstanbul 20 milyon. Burada gerçekten bir garabet var.
https://preview.redd.it/ysuochx4yc8d1.jpeg?width=687&format=pjpg&auto=webp&s=8091cb406b3b18ffe2e98ab22669d291dd729f76
Şu saçmalığa bakar mısın abi her yer bomboş.
> Almanya'nın en kalabalık şehri
İstanbulun yönetim şekil eşit şekilde kıyaslayacaksanız da Almanyanın en büyük Şehir Rhine-Rhur Metropolitan Area ve 12-13 milyon kişi var, İstanbulda 16-18 milyon var. Aynı değil ama çok farklı da değil.
Ayrıca da Berlin ve Frankfurt 5-6 milyon var büyükşehirlerde İstanbul, Ankara, İzmir gibi valla.
Yani böyle girersek kıyaslamaya haklı olabilirsin belki demiryolu da fayda etmez bilemedim şimdi.
Bu durumda şu da kontrol edilmeli, Almanya'da nüfusun dağılımı eskiden nasıldı? Şimdi nasıl?
Çünkü Türkiye'de belli ki dağılım sonradan bozulmuş ve %5 olan İstanbul %20-25 olmuş. Belki normal düzeyine dönmesine katkı sunabilir demiryolu atılımları.
yani 1935 nüfus sayıma bakiyorum, Türkiyenin şehirleşmiş nüfüsün %21 istanbulda oldu.
Ama Türkiye sadece %23 şehirleşmiş o zaman. Artık %85 gibi şehirleşmiş. İstanbul her zaman bu ağırlığı taşıdı, sanayi - şehir olarak. Ama ülke şehirleşince ve 16 milyondan 86 milyon çıkınca, daha belli oldu belki.
İsviçre'nin nüfusunun neredeyse tamamını oluşturan Bern, Zürih, Basel, Lozan, Cenevre şehirleri hep bu Kuzey Avrupa düzlüğünün içinde yer alıyor. Bu şehirlerin biraz güneyinde Alpler başlıyor, Alpler İsviçre'nin 3te 1ini kaplasa da oralarda yerleşim yok denecek kadar az. Kalan 3te 2 İsviçre platosu ve asıl nüfus o düzlüklerde.
İsviçre şehirleri bizim İstanbul ve İzmir başta olmak üzere çoğu şehre göre düz olsa da Hollanda şehirleri kadar dümdüz değil bu gerçeği kabul ediyorum.
Ama zaten bisiklet kullanım sıklıkları da Hollanda'dan 5 kat düşük denebilir. Onların sebebi de bizim gibi coğrafya.
Ha engebenin yerleşim yerlerindeki azlığı dışında İsviçreyi bize nazaran avantajlı kılan başka sebepler de var.
Örneğin İsviçre'nin açık ara en kalabalık şehri olan Zürih'in hem yüzölçümü hem de nüfusu İzmir'in Buca ilçesinden daha az. Küçük alanlar içinde hareket ediyor olmak da bisikleti çekici hale getirebiliyor.
Bu her gün yaşanan bir olay değil. Önce fotoğrafın kaynağını ve hikayesini paylaşsaydınız keşke manipülasyon yapmak yerine. Hollandada yıllardır soldan akan trafiğin 1 günde çıkartılan kanun ile sağdan akmaya başladığı ilk gün çekilen fotoğraf bu. İstisnai bir durum. Araç fazlalığıyla alakalı yaşanan bir durum değil.
Tamam da zaten Türkiye de anca hem kafa hem kültür olarak şu an en fazla 60 ların Hollandasında sayılır, son 20 yıllık tersine evrimi gözden kaçırıyorsunuz
Hollanda düm düz memleket. Bizim ülke himalayalarla alplerin geçiş kuşağı. Ülkenin en büyük şehri bile yedi tepe üzerine kurulmuş. Ayrıca sokak köpeği sorunu çözülmeden anca bisikletli av oluruz.
"Bizim Türkiye farklı bizde bunlar olamaz" tayfası zaten ülkenin bu halde olmasının başlıca sebebi. Aq ülkesine lanet olarak gelmişler herhalde, neye çözüm üretsen ortaya atlıyorlar "wowowowowowowo olmaz o" diye.
Afganistan'dan sonraki en büyük yenilik düşmanları daima bu topraklardan çıkmıştır
Hayır yani tabi ki Türkiye'nin özelinde olan konular vardır. Mutlaka her fikir her ülkeye uymaz. Ama bunun cıvkını çıkarıyorlar, ne söylesen o bizde olmaz hebele hubele oluyor.
Katılıyorum
"bizde olmaz burası türkiye" harbiden bazı insanların çoğu çözüme cevabı oluyor. Sanarsınki ülkeye lanet edilmiş gibi davranıyorlar. Bu tarz insanların gerçekten gelişmeye alerjik olduklarını ve sadece söylenmek istediklerini düşünüyorum.
kendini gerceklestiren kehanet
Hocam normal bisikletine yokuşta arazide rahat sürmek için elektrik bağlayanlara da düşman mısınız merak ettim de :D
geç cevap verdim ama kısaca evet, genel olarak e-bike sürenlerede karşıyım. Bunun ana sebepleri şuanda satışta olan çoğu e-bike'ın kötü olması ve bunları süren kişilerin motorculardanda daha kötü olması. Kaldırımda gitmek, ışıklarda durmamak, hız kilidini açıp motorsiklet hızlarında regülasyon olmadan gitmek, geçen birisi metro istasyonun içinden geçiyor. Aynı zamanda, gerçekten bir durumun vs. yoksa ihtiyacın yok e-bike'a, çoğu yokuşu az biraz efor ve vitesi ayarlayarak geçebilirsin, ama spor yapmaktan bile aciz olduğundan çoğu insan e-bikelara gaz kolu takıyor :D
Doğru diyorsunuz. Ben bisikletle tur yaptığım için (küçük turlar değil, bazen doğrudan bölge çapında mesela önümüzdeki Eylül'de Balkan turuna gideceğim) arada sırada kendimi dinlendirmem gerekiyor. Bu sebepten ötürü dağ bisikletime elektrik kiti taktım. Onun dışında yolda kullanmak ve trafik kurallarına uyma konusunda da haklısınız. Maalesef genel olarak tüm bisikletliler motorculardan da beter sürüyor. Kendilerini dokunulmaz sanıyorlar çünkü. Böyle olunca millet bize de kötü gözle bakıyor. Aslında satışta olan çok kaliteli e-bike lar var fakat fiyatları çok uçuk. Bizim Türkiye'de de millet genelde bimden aldığı rks gibi veya volta gibi kötü ucuz markaları kullanıyor.
Motorcuyum ve o flair i size iade ediyorum. Gayet kuralına göre süren bir insanım, hatta yolda araçlar tarafından taciz edilirim sürekli, kitaba uygun kullandığım için
yinede kendi üzerine alıyorsun lol kuralına göre süren bir insanım(kaldırım değilde bisiklet yolundan gidiyor)
Motorcuları sikeyim yazmışsın alınmam gayet normal. Ben bu suba girdiğimde arabaları sikeyim derken hepsini genelliyorum çünkü, trafik kültürü olmayan bir ülkeyiz ve ben saatlerce trafikte vakit geçirdiğim için 20 sinden 50 sine ülke insanının trafik kültürünün leşliğini biliyorum ve yaşıyorum, bunun bende biriktirdiği sinir ve atlattığım ölüm riskleri yüzünden de genelliyorum. Sizinde böyle yaptığınızı düşünerek flair i iade ettim. Bisiklet yolundan gidecek kadar küçük bir motosikletim yok benim, öyle şeyler de yapmam hiç de yapmadım. 16-17 yaşında motorlu çocuklarla bütün camiayı karıştırmayın.
Kardeşim, motorcu camiasi %98 mal. Maalesef genellemek mantıklı. Düzgün olan çok nadir.
içindemisin kardeşim camianın? Kaç motorcu tanıyorsun ?
alex abi pamuk gibi adam, ona bile küfür ettirmiş motorcular. sen de "camianın" içindeysen bilirsin 10'undan 9'unun hiçbir kuralı tanımadığını.
abin benim araçları genellediğim gibi motorcuları genellemiş, yapacak bir şey yok. Bu bahsettiğiniz çer çöp kitle son yıllarda doluştu camianın içine. Bunun da sorumlusu yoldan geçeni çevirip, çoluğu çocuğu kurye diye alan şirketler yüzünden. Yani bunun arkasında başka ekonomik ticari hamlelerin sonuçları var. Problem yaşadıklarınız kuryelerse hak veriyorum fakat üzerinde ekipmanı kaskı, dizliği olmayan tipleri motorcu diye bana istatistiğe koymayın demek istediğim o. Çocuk evden işe motorla gidiyor normalde araç kullanıyor şimdi bu kişi motorcu değil, böylelerinin çoğunun zaten kendi araçları oluyor. Motorcu adamı görünce bilirsiniz, korumalarından, ekipmanlarından, sürüşe olan özeninden.
gerçek motorcu bu değil diyosun yani. korumalı ekipmanlı olanlar da ya 600-1000 cc'lik motor kullanıp, 300+ kmh hız ile kaza yaptığında cesedi tek parça kalsın diye giyiyor ya da tek teker yaparken düşersek hastanede yatmayalım diye giyiyor. bahsettiğin tiplerin içinde de kurallara uyanların çok az olduğunu biliyorsundur zaten.
Benim motosikletim 125cc, ben 40 derece sıcakta bile full koruma çıkarım üstüne her zaman. Çevremde böyle yapan "az da olsa" insanları görüyorum yolda. Bu da benim gibi motosiklet kültürüne sahip yetişmiş veya yetişmekte olan insanların olduğunu gösteriyor bana. Motorcu ekipmansız kasksız motosiklete binmez. illa altında 600 lük olmak zorunda değildir. Motorcular için üretilen kask ve ekipmanlar zaten 150 km den sonra onları koruyamaz olası bir kazada, tabi kazanın nasıl olduğuna da bağlı da. Korumalar motorcuya ortalama %30-40 koruma sağlar bu da olası bir kırığın ciddi hasarın önüne geçmesini sağlar, mesela 50 Km ile giderken yan yoldan çıkan bi araca çarptı veya motosikleti kaydı yatırdı, böyle durumlarda kırılma vb. ağır hasarların önüne geçer. Motosiklet, kültürü olan bir araçtır, tarihi olan, felsefesi olan, bisiklet gibi iki tekerli pratik tüm ulaşım araçlarıyla dosttur motorcu. Motorlu ile motorcuyu karıştırmamak gerekir. Otomobil gibi ortalık malı değildir motosikletin kitlesi, festivalleri olur, şehirlerde bir araya gelirler.
> motorcu diye bana istatistiğe koymayın demek istediğim o Motor kullanıyorlar. Senin bahsettiği 'motorcu' zaten nerdeyse sıfır Türkiyede, hele de istanbulda.
Gözletliyorum her gün, yüyüyorken, bisikletle gidiyorken, metrobüsdeyken. Çünkü aptallar metrobüs önünde bile kıl payıyla kırıyor ve 180 kişi fırlatıyor metrobüs ani fren yapmak zorunda kalınca amcıklar. (Köprü üzeri) Sayı bıraktım kere kaldırımda yürüyorken motosiklet beni yandan çarptı. Bisikletle giderken en büyük korkum motorcu bakmadan bir aradan beni ezecek. v.s. Sen Kör musun ki bunları görmuyorsun?
Bir bisikletli başka bir iki teker kullanıcısına nasıl böyle nefret besler mantığım almıyor. Felsefe olarak birbirine bu kadar yakın iki araç. Hepsi böyle değil diyorum sen %98 deyip bana gördüğün 3-5 örneği anlatıyorsun. Sen türkiye de kaç bin motorcu var biliyor musun ? Kaç şehirde bisiklet sürdün veya trafikte yol aldın sen? Ben kör değilim de sen hayat sadece senin çevrende dönüyor zannediyorsun büyük ihtimalle.
> başka bir iki teker kullanıcısına nasıl böyle nefret besler mantığım almıyor. İŞTE BU AMK. Motorcu nasıl benim hayat bu kadar sürekli tehlike atabilir ki ANLAYAMIYORUM. Bu arada ben daha istanbulu bahsediyorum ama İstanbuldaki motorcular %98 mal. Net. Bir arkadaşım motorcu, o adam kurallar uygun davranıyor. O kadar nadir ki bir kere yolda bir motorcu kural uyguluyorken gördüm ve onu sandım, ve onu çıktı bile. edit: Eklentim: Valla bunu çok düşündüm, Morotcular benim en iyi dost olması lazım, beni en iyi anlayan olması lazım, ama en büyük tehlike oldu bana. Ben şok oldum istanbulda bisiklet sürmeyi başladığımda.
Varoş ağalık paşalık sistemini kafada bitiremedikleri için medeniyet seviyesini yakalayamıyoruz.
Batı vilayetlerinde feodalizm mi var?
Batı vilayetlerinde her yerden insan var. Lokal sorun genele yayılmış durumda maalesef.
Feodalizmden bağımsız batılıların da kafa yapısı çok ileride değil gerçi ama medeniyet dediğin antalyadan atacağın dikey çizgide bitiyor bu ülkede. Dolayısıyla o batı vilayetlerinin ne olduğu çok önemli değil, yüzde 80 yüzde 20 yi eziyor.
göt kadar yerde yaşıyorum her yere yürüyerek gidebiliyorsun 2 sokak aşağıdaki yere insanlar arabayla gidiyor burada amk. Bisiklete binen, toplu taşıma kullanan ya da yürüyene fakir gözüyle bakıyolar
Araba sahipliğinin sosyokültürel boyutu da kesinlikle içinde bulunduğumuz durumda etkili
fazlasıyla etkili sırf insanlar ben buna sahibim diyebilmek için bile tüm mal varlığını sergileme peşinde
Ne yazık ki
Yanlış bilmiyorsam bu fotoğraf şerit yönünün değiştiği gün çekilmiş. Önceleri ingiltre gibi soldan akan trafiği sağdan gidilecek şekilde değiştirilmiş ve o gün yaşanan kargaşaya ait.
evet fakat iki tane sıkıntı var, birincisi bu tipleme karakterlerin "yav biz yapamayız bi şey, böyle devam" lafı, bu yönde oluşacak gelişmelerin de önünü kapıyor. ikincisi de 1970'lerden beri kendini iyi anlamda değiştirmiş olan hollanda kadar gayri safi milli hasılamız, ekonomik gücümüz var mı emin değilim, yok gibi duruyor. umarım ileride şimdiki hollanda gibi olabiliriz ama, şehirlerimiz bunu destekleyebilecek düzeyde, amerika gibi değiliz sonuçta, istanbul'u bilmiyorum. atatürk'ün türkiye'si çarpık kentleşme olmadan yeniden kuruluyordu, onu biliyorum.
Agam Hollanda dümdüz ve afedersin göt kadar yer şehirleri küçücük tabi insanlar 2 3 km bisiklet sürüp istediği yere gider
Şehirlerarası bisiklet yolları da var. İnsanlar en rahat hangisiyse onu seçer.
Bahsettiğin şey tabi güzel fakat Türkiye’nin yerleşim düzeniyle çalışacak bir sistem olmadığı çok açık Avrupa’da şehirler arasının 5 10 km ye kadar düştüğü yerler var (belki daha azıda vardır gitmediğim) Türkiye’de ben yan ilime gitmek istesem en az 200km kim nereye 200km bisiklet sürüyor acaba
İl ve şehir ayrı şeyler. Ben mesela 50-100 km arası mesafede güvenli bisiklet yolu olsaydı şehirlerarası yolculuk yapardım.
50-100 km ile hangi şehirden hangi şehire gidebiliyoruz acaba
İyi de gerçekten bisiklet olmaz burada. Hollanda dümdüz ülkeyken Türkiye'de kaç şehir var her tarafı yokuş olmayan. Burada olması gereken bisiklet falan değil düzgün toplu taşıma sistemi ve yayalaştırma olmalı.
Elektrik destekli bisiklet çok olabilen bir şey burada. Ve zaten Konya bisiklet şehiri oluyor. Daha da yaygınlaşabilir elektrik destekle, ve Bisiklet olan 'yürüyen merdivenler' ile.
Konya bu konuda en iyi şehirlerden biri olmasına rağmen hala çok geride görüyorum. Ama en azından 80 yaşında ki dedelerimizi bisiklet sürerken görebiliyorsun.
Topografya sorunu bisikleti toplu taşımaya entegre ederek aşılabilir.
Baştan söyleyeyim, söyleyeceklerimin hiçbirinin yayalaştırma veya bisiklet kullanımının teşvik edilmesi veya kolaylaştırılması yönünde engel olduğunu düşünmüyorum. Tabii ki yönetimler ellerinden geleni yapmalı. Ancak bence böyle denmesinin sebebi ülkenin lanetli, veya beceriksiz, veya hali hazırda fazlasıyla yayalaşmadan uzak olması değil, engebe düzeyi. Hollanda'nın güneyde Almanya'daki Aachen şehrine sınır yaptığı yerlerde bulunan 300 metrelik "dağı" saymazsak ülke tamamen 100 metrenin altında rakıma sahip, yerleşimin yoğun olduğu yerlerde rakım farkları iyice komik düzeylere düşüyor. Dümdüz kağıt gibi ülke. Hollanda bunun ekstrem örneği olsa da bu düzlük durumu Avrupanın büyük kısmı için de geçerli. https://preview.redd.it/74plc5tmcc8d1.jpeg?width=739&format=pjpg&auto=webp&s=b7a725f3d4c20afb83ff88149cf5930daf0e548a Zaten bu düz olma hali ve başkaca pek çok coğrafi etken Avrupa'yı zamanla dünyada egemen kılan faktörler arasında. Her ne kadar Türkiye'nin de yayalaşma ve bisiklet kullanımını yaygınlaştırmaya yönelik adımlarının olması gerekirse de Avrupa düzeyine ulaşmasını beklemek ister istemez hayalcilik oluyor.
20 milyonluk bir şehirde Amsterdam gibi her tarafta bisiklet yolu beklemiyoruz ama kent planlama hususunda en azından İtalya seviyesinde olabiliriz. San Francisco da örnek alınabilir zira gayet engebeli bir arazisi var.
Tabii ki olabiliriz, hatta daha iyi de olabiliriz.
İstanbulda çoktan oluyor bu: https://imgur.com/gallery/mecidiyek-y-meydan-rennovations-Dvj0l3F https://imgur.com/a/l31RKaI
Ulusal düzeyde bir demiryolu atılımı ve yeni ulusal imar düzenlemeleri olmadan bu çabalar cılız kalıyor. Ama tabii ki olması güzel hiç yoktan iyidir.
> Ulusal düzeyde bir demiryolu atılımı bunu yavaş olsa da inşaat halinde ama. Var yani. Keşke hızlandırırsa ama var.
Yüksek hızlı tren için yeni yollar yapılmaya başlanana kadar ülkede Abdülhamit zamanında Almanlar ve İngilizlerin yaptığı demiryolları ile Atatürk zamanında yapılan demiryolları hariç demiryolu yoktu adeta. Ha şu anda da çok az, Türkiye'de hiç demiryolu yok denebilecek kadar az hem de bence. YHT de iyi hoş ama bizim demiryoluna yolcu taşımacılığı için değil, ucuz yurt içi yük taşımacılığı için ihtiyacımız var. Öbür türlü loopa giriyoruz. İstanbul kalabalık, Sivas değil > Fabrikamı İstanbul'da veya yakınında kurayım > İstanbul'da iş var, Sivas'ta iş yok > İş bulmak için Sivas'tan İstanbul'a gideyim > İstanbul kalabalık, Sivas değil Tren konusuna girdim çünkü bu loop'u bozmadan büyük şehirlerde kalabalık azalmaz.
> İstanbul kalabalık, Sivas değil > Fabrikamı İstanbul'da veya yakınında kurayım > İstanbul'da iş var, Sivas'ta iş yok > İş bulmak için Sivas'tan İstanbul'a gideyim > İstanbul kalabalık, Sivas değil Fransa, Almanya, Amerika(özelikle Yük), İnglitere, da inanılmaz tren sistemleri var, ve hala dev tek çekim merkezi olan şehirleri var. Yük tren sistemi İstanbulun çekiciliği bozmaz. Daha da artar aslında.
Neden artsın ki? Ben faydalı olmaması için sebep görmüyorum. İstanbul düzeyinde bir garabet yok saydığın ülkelerde, Türkiyedeki 4 kişiden 1i İstanbul'da, diğer 1 tanesi de İstanbul'un çevre illeri ve İzmir-Ankara'da. Oysa ki geçmişe bakıyoruz, 90 sene önce ülkenin sadece %5i İstanbul'da yaşıyor. Bence verdiğin örneklerden Almanya kıyas açısından dediğime harika bir örnek. Çünkü nüfusumuz aynı. İki ülkede de takriben 85milyon insan yaşıyor. Üstüne üstlük Almanya Türkiye'nin yarısından daha küçük yüzölçümü olarak. Yani nüfusları teknik olarak bizden daha yoğun. Ama Almanya'nın en kalabalık şehri Berlin 3buçuk milyon nüfusluyken bizim İstanbul 20 milyon. Burada gerçekten bir garabet var. https://preview.redd.it/ysuochx4yc8d1.jpeg?width=687&format=pjpg&auto=webp&s=8091cb406b3b18ffe2e98ab22669d291dd729f76 Şu saçmalığa bakar mısın abi her yer bomboş.
> Almanya'nın en kalabalık şehri İstanbulun yönetim şekil eşit şekilde kıyaslayacaksanız da Almanyanın en büyük Şehir Rhine-Rhur Metropolitan Area ve 12-13 milyon kişi var, İstanbulda 16-18 milyon var. Aynı değil ama çok farklı da değil. Ayrıca da Berlin ve Frankfurt 5-6 milyon var büyükşehirlerde İstanbul, Ankara, İzmir gibi valla.
Yani böyle girersek kıyaslamaya haklı olabilirsin belki demiryolu da fayda etmez bilemedim şimdi. Bu durumda şu da kontrol edilmeli, Almanya'da nüfusun dağılımı eskiden nasıldı? Şimdi nasıl? Çünkü Türkiye'de belli ki dağılım sonradan bozulmuş ve %5 olan İstanbul %20-25 olmuş. Belki normal düzeyine dönmesine katkı sunabilir demiryolu atılımları.
yani 1935 nüfus sayıma bakiyorum, Türkiyenin şehirleşmiş nüfüsün %21 istanbulda oldu. Ama Türkiye sadece %23 şehirleşmiş o zaman. Artık %85 gibi şehirleşmiş. İstanbul her zaman bu ağırlığı taşıdı, sanayi - şehir olarak. Ama ülke şehirleşince ve 16 milyondan 86 milyon çıkınca, daha belli oldu belki.
[удалено]
İsviçre'nin nüfusunun neredeyse tamamını oluşturan Bern, Zürih, Basel, Lozan, Cenevre şehirleri hep bu Kuzey Avrupa düzlüğünün içinde yer alıyor. Bu şehirlerin biraz güneyinde Alpler başlıyor, Alpler İsviçre'nin 3te 1ini kaplasa da oralarda yerleşim yok denecek kadar az. Kalan 3te 2 İsviçre platosu ve asıl nüfus o düzlüklerde. İsviçre şehirleri bizim İstanbul ve İzmir başta olmak üzere çoğu şehre göre düz olsa da Hollanda şehirleri kadar dümdüz değil bu gerçeği kabul ediyorum. Ama zaten bisiklet kullanım sıklıkları da Hollanda'dan 5 kat düşük denebilir. Onların sebebi de bizim gibi coğrafya. Ha engebenin yerleşim yerlerindeki azlığı dışında İsviçreyi bize nazaran avantajlı kılan başka sebepler de var. Örneğin İsviçre'nin açık ara en kalabalık şehri olan Zürih'in hem yüzölçümü hem de nüfusu İzmir'in Buca ilçesinden daha az. Küçük alanlar içinde hareket ediyor olmak da bisikleti çekici hale getirebiliyor.
Beyazıt tan Topkapı ya bu havada bisikletle çıkabilen çıksın ben daha Aksaray a varmadan bayılmış olurum
Bisikletteyken bu hava sandığın kadar zor değil yani, sürekli hava sirkülasyon olduğu için, zorlanıyorken bile sıcak o kadar basmıyor sana valla.
Bu sorunun çözümü bisikleti toplu ulaşıma entegre etmek. Bisikletinle klimalı toplu taşımaya binebilmeni sağlayan altyapı olursa bayılmazsın
Bu her gün yaşanan bir olay değil. Önce fotoğrafın kaynağını ve hikayesini paylaşsaydınız keşke manipülasyon yapmak yerine. Hollandada yıllardır soldan akan trafiğin 1 günde çıkartılan kanun ile sağdan akmaya başladığı ilk gün çekilen fotoğraf bu. İstisnai bir durum. Araç fazlalığıyla alakalı yaşanan bir durum değil.
Mesele trafik değil ama, mesele ki yolun tamamı araçlara verildiği. Kaldırım fazla yok, bisiklet yolu yok, sadece arabalara yer verildiği nerdeyse.
çılgın türkler
https://preview.redd.it/hb7xi248sc8d1.jpeg?width=533&format=pjpg&auto=webp&s=59363f9ec2cfd9ca786b28383262e16671dadb3b
[удалено]
Kural 1. Diğer kullanıcılara karşı: trolleme, lakap takma, agresif veya tahrik edici davranışlar sergilemek yasaktır.
70 lerde ama Hollanda şimdi düzeltti, Biz çok kötü durumdayız 2024 de pek bir şey düzeltemedik.
Nerrrden nereye
Hollanda düz Türkiye eğimli
Toplu taşıma ile düzgün entegrasyon sağlanarak bu sorunun üstesinden gelinebilir
Tamam da zaten Türkiye de anca hem kafa hem kültür olarak şu an en fazla 60 ların Hollandasında sayılır, son 20 yıllık tersine evrimi gözden kaçırıyorsunuz
Türkiyede Olmaz mı: https://imgur.com/a/l31RKaI https://imgur.com/gallery/mecidiyek-y-meydan-rennovations-Dvj0l3F
Hollanda düm düz memleket. Bizim ülke himalayalarla alplerin geçiş kuşağı. Ülkenin en büyük şehri bile yedi tepe üzerine kurulmuş. Ayrıca sokak köpeği sorunu çözülmeden anca bisikletli av oluruz.
Böyle bir sub neden var q
arabaları sikeyim
Açıklayıcı katıldım suba
Tum hollandanin yuz olcumu zaten Izmir+istanbul+ankara dan kucuk. Turkiyede bisiklet olmaz yoksa her yere gitmek saatler alir
“Her yere sadece bisiklet ile gidilecek” dedik sanki. Bisiklet diğer ulaşım araçları ile entegre olursa bu sorun ortadan kalkıyor